Hem yapmazlar hem de yapana düşmanlık ederler

Tıbbı kendi tekellerinde zanneden bazı çevreler, kadim bilgi ve uygulamalara düşmanlıkta sınır tanımıyor. İlaç firmalarına reçete yazıcısı konumundaki bazı çevreler ise 'doğru' girişimleri anlamaya ve öğrenmeye çalışma yerine savaş açmayı tercih etmeyi sürdürüyorlar.

Hem yapmazlar hem de yapana düşmanlık ederler

Geçtiğimiz hafta sonunda NHI tarafından düzenlenen ve 10'dan fazla ülkeden tıp doktorlarının katıldığı, Sağlık Bakanlığı ile iki Türk üniversitesinin de desteklediği '2. Uluslararası Kupa Terapisi Sempozyumu'na Tabipler Birliği savaş açtı.

Program üzerinde Başbakanımızın eşleri Emine Erdoğan'ın yanısıra aynı zamanda bir tıp doktoru olan Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu'na da kapitalist tıp adına saldırdılar.

Üstelik Sare Hanım'ın isminin başına doktor bile yazmaya cesaret edemediler. Din konusunda caihllikleri de ortaya koyan TTB; Çin, Yunan, Tibet ve İslam'ın tıbbının kadim uygulamaları üzerinden İslam'a ve Müslümanların klasik tedavi uygulamalarına saldırdılar. Gizli ve kirli para deposu İsviçre'de bile yasal olan ve bedeli İsviçre Sosyal Güvenlik Kurumu'nca ödenen tıp uygulamalarını küçümsemeye kalktılar.

İşi talihsiz kılan bir başka nokta ise vicdanlı hekimler olarak tanıdığımız bazı doktorların da bu hataya ortak olmaları. TTB ile aynı fikirde olmayan tıp camiası ise bu hazımsızlığa karşı halen sessizliklerini koruyorlar.

Batılıların cihazlarını kullanmayı ve batılı ilaç firmalarının ilaçlarını reçete etmeyi tıp sayan bu oluşumun ne zaman tıp adına iyi işler yapacağı tüm ülke olarak merakla beklenirken, 20 milyar sınırına dayanan ve dünyanın en çok ilaç tüketen toplumlarından biri haline getirildiğimiz günümüzde belki ibret alan olur düşüncesiyle adını tarihe altın harlerle yazdırmış olan Amerikalı Dr. Henry G. Bieler'e kimyager dostunca söylenen ve meslek hatayında devrim yaratmış olan ifadeleri aktaralım:

"Kimi ilaçlar, hastalıktan da beterdir. Acaba doktorlar, hastalarına salık verdikleri ilaçları kendileri kullanıyor mu? Genellikle hayır. İnsanla hayvan arasındaki en büyük fark, belki de ilaç alma arzusudur. Genç doktor mesleğine bir hastalığa 20 ilaç yazarak başlar, yaşlı bir doktor ise mesleğini yirmi hastalığa 1 ilaç yazarak bitirir. Eğer bu çevreler için Hipokrat bir şey ifade ediyorsa şöyle der: Tabiat iyileştirir, doktor onun yalnızca asistanıdır."

İŞTE TÜM DOKTOLAR ADINA YAPILAN O TALİHSİZ AÇIKLAMA

"TB Merkez Konseyi, 28-30 Eylül 2012 tarihlerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu'nun "himayesinde" İstanbul'da gerçekleştirilecek olan "2. Uluslararası Kupa Terapisi Sempozyumu" ile ilgili basın açıklaması yaptı. 

Kürtaj tartışmaları, hastane imamları/din psikologları derken şimdi sıra “Hacamat Sempozyumu”na geldi. Bir süredir, modern tıpla ilişkisi olmayan, sadece dini referanslara dayandırılabilecek çok sayıda uygulama sağlık alanına dayatılmaya çalışılıyor. Ülkemizde tıp alanının gün geçtikçe bilimsellikten koparılıp dinselleştirilmesine şahit oluyoruz. 

Bu dayatmaların sonuncusu 28-30 Eylül 2012 tarihlerinde, Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu himayesinde yapılacak olan 2. Uluslararası Kupa Terapisi Sempozyumu olarak karşımıza çıktı. Sempozyum dahilinde yapılacak atölyeler kapsamında “geleneksel İslam tıbbında teşhis yöntemleri”, “Kuran ve hadis referansına sahip tıbbi bitkiler”, “ruhun yaratan ile olan ilişkisinin niteliğini algılayacak dinleme teknikleri” tartışılacak.

Tıp her geçen gün büyük bir hızla ilerlemekte, bilimsel bilgi yetişmesi zor bir hızla güncellenmektedir. Sağlık alanında; hakkında yeterli bilimsel araştırmaların yapılmadığı, etki ve yan etkilerinin uzun dönem çalışmalarla ortaya konmadığı, binlerce yıl önce yazılmış kitaplara dayanan çağdışı uygulamaların yeri yoktur. Uzunca bir süredir hekimlere ve sağlık emekçilerine duyulan güveni yıkmak için sistematik bir çaba gösteren, halkı kafası karışık ve çaresiz bir hale sokan iktidar, çözüm önerisi olarak geleneksel tıbba dönüş adı altında gericiliği satmaktadır. Sağlıkta gericileşme, başka bir deyişle tıbbın bilimsel niteliğinin zayıflatılması, halkın sağlığına büyük bir saldırıdır. Herkesin bilimsel ve nitelikli sağlık hizmetine ulaşma hakkı vardır. Aydın hekimlerin örgütü olan Türk Tabipleri Birliği, bu hakkın her zaman savunucusu olacaktır. Sağlık alanındaki bilimdışı tüm uygulamalara, bu tür uygulamaların desteklenmesine, kurumsallaştırılmasına, üniversitelere sokulması için gösterilen çabaların tümüne; mesleğimizin bilimsel, aydınlık yüzünü korumak için karşı çıkmak Türk Tabipleri Birliği'nin ve tüm aydın hekimlerin görevidir.

Türk Tabipleri Birliği olarak, mesleğimizin bilimsel niteliğinden asla ödün vermeyeceğimizi ve bunun sağlık hakkının bir parçası olduğunu kamuoyuna saygıyla duyururuz."

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ MERKEZ KONSEYİ

Yorum Yap

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı!
CHP'den eksik ama doğru tohum hamlesi

CHP'den eksik ama doğru tohum hamlesi

2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.

Bayer insanlığı kanser yaptığını kabul etti

Bayer insanlığı kanser yaptığını kabul etti

Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.

GDO'lu tohum yok cümleleri yalanmış, işte gerçekler

GDO'lu tohum yok cümleleri yalanmış, işte gerçekler

Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.

Meyve ve sebzelerdeki büyüme hormonuna dikkat

Meyve ve sebzelerdeki büyüme hormonuna dikkat

Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.

Şeker ve şekerli içecekler kanser riskini artırıyor

Şeker ve şekerli içecekler kanser riskini artırıyor

Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.

Gerçekler er geç ortaya çıkar: İşte ilginç bir araştırma

Gerçekler er geç ortaya çıkar: İşte ilginç bir araştırma

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı

'Aflatoksin içermeyen süt bulamadım'

'Aflatoksin içermeyen süt bulamadım'

Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.

Yerli sığır ırklarımız ve sağlıklı süt

Yerli sığır ırklarımız ve sağlıklı süt

Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.

Gıda Hareketi bir kez daha haklı çıktı

Gıda Hareketi bir kez daha haklı çıktı

Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.