TBMM araştırdı: Ölümcül keneleri Türkiye'ye kim saldı?

TBMM uzmanlarının Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ile ilgili hazırladığı rapordan: Biyoterörizm veya biyolojik savaş ajanı olarak kullanılmasından korkulmaktadır.

TBMM araştırdı: Ölümcül keneleri Türkiye'ye kim saldı?

Hürriyet gazetesinden Bülent Sarıoğlu'nun haberinde aktarılan rapora göre, TBMM uzmanları, keneden bulaşan ve yaz aylarında yaygınlaşan ölümcül Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) ile ilgili rapor hazırladı. Raporda, virüsün 'biyoterörizm veya biyolojik savaş ajanı' olarak kullanılma tehlikesine dikkat çekildi.

İLK 2002'DE GÖRÜLDÜ

Meclis Araştırma Merkezi'nin hazırladığı rapora göre, Türkiye'de ilk kez 2002'de görülüp 2003'te tanımlanan KKKA virüsü, 2010 yılına kadar geçen 10 yılda 5 bin 318 kişide görüldü ve bu hastalardan 267'si yaşamını yitirdi.

DAHA ÇOK KARADENİZ BANDINDA GÖRÜLÜYOR

İlk kez ve en çok Tokat'ta görülen virüs, daha sonra Erzurum, Erzincan, Gümüşhane, Bayburt, Tokat, Yozgat, Sivas, Amasya, Çorum, Çankırı, Bolu, Kastamonu ve Karabük olmak üzere İç ve Doğu Anadolu bölgelerinin kuzeyi ile Karadeniz'in güney kesimlerini kapsayan coğrafyada etkili oldu.

KKKA vakasının hiç görülmediği iller ise Düzce, Uşak, Karaman, Batman, Ağrı oldu.

Rapordaki bazı değerlendirmeler şöyle:

BİYOLOJİK AJAN MI?

"Virüs dış ortama dayanıksızdır. Konak dışında uzun süre yaşayamaz, 56 derecede 30 dakikada inaktive olur. Ultraviyole ile hızla ölür. Kanda 40 derecede 10 gün yaşar. Türkiye'de görülen türler Güney-Batı Rusya ve Kosova türleri ile yakın genetik benzerlik göstermektedir. Bu benzerlik nedeni ile göçmen kuşlarla taşınmış olabileceği konusunda görüşler ileri sürülmektedir.

KKKA virüsünün oldukça yüksek patojen (Hastalık yapan madde veya mikroorganizmalar) doğası nedeniyle bir biyoterörizm veya biyolojik savaş ajanı olarak kullanılmasından korkulmaktadır.

Tüm dünyada öncelikli patojen olarak kabul edilmektedir. İnsandan insana bulaştırılabilir, yüksek ölüm oranına sahiptir ve havadan yolla bulaşma olasılığı vardır. Fakat hücre kültürlerinde yüksek konsantrasyonlarda çoğalma yeteneğinin olmaması biyolojik silah olacak kadar yoğun miktarlarda üretilmesini engellemektedir.

Yüksek derecede ölümcül olması, virüs üzerindeki araştırmaları sadece Biyogüvenlik düzeyi çok yüksek olan laboratuvarlarla sınırlamaktadır."

HANGİ ÜLKE BIRAKIYOR?

Hürriyet'in haberinde her hangi bir ülke zikredilmese de tüm gözler özellikle Karadeniz dağ ve yaylalarına, 'dağçılık' adı altında İsraillilerin düzenlediği gezilere çevrilmiş durumda. Daha önce de çok sayıda İsrail vatandaşı bitki hazırlığı yaparken yakalanmıştı. İsraillilerin bölgeye özel bir önem verdiği, dağlardan gözden ırak bir şekilde incelemeler yaptığı, flora ve iklim konusunda çalışmalar yaptığı biliniyor.

Ülkemizde bitki casusları cirit atıyor

Gözümüzün içine baka baka Türkiye'yi İsrail'e taşımışlar

Yorum Yap

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı!
CHP'den eksik ama doğru tohum hamlesi

CHP'den eksik ama doğru tohum hamlesi

2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.

Bayer insanlığı kanser yaptığını kabul etti

Bayer insanlığı kanser yaptığını kabul etti

Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.

GDO'lu tohum yok cümleleri yalanmış, işte gerçekler

GDO'lu tohum yok cümleleri yalanmış, işte gerçekler

Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.

Meyve ve sebzelerdeki büyüme hormonuna dikkat

Meyve ve sebzelerdeki büyüme hormonuna dikkat

Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.

Şeker ve şekerli içecekler kanser riskini artırıyor

Şeker ve şekerli içecekler kanser riskini artırıyor

Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.

Gerçekler er geç ortaya çıkar: İşte ilginç bir araştırma

Gerçekler er geç ortaya çıkar: İşte ilginç bir araştırma

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı

'Aflatoksin içermeyen süt bulamadım'

'Aflatoksin içermeyen süt bulamadım'

Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.

Yerli sığır ırklarımız ve sağlıklı süt

Yerli sığır ırklarımız ve sağlıklı süt

Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.

Gıda Hareketi bir kez daha haklı çıktı

Gıda Hareketi bir kez daha haklı çıktı

Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.