Antibiyotikle zehirleniyoruz!

Sağlık Bakanlığı'nın bu yıl ilk kez gerçekleştirdiği araştırmaya göre, Türkiye antibiyotik kullanımında 40 Avrupa ülkesi arasında birinci sırada. Peki bu veriler gerçekçi mi? İşte en sıra dışı ayrıntı

Antibiyotikle zehirleniyoruz!

Dünya genelinde yanlış antibiyotik kullanımı ile en basit bakteriyel hastalıkların tedavisinde bile zorluklar yaşanmaya başlamışken, Türkiye için de tehlike çanları çalıyor...

Bakanlığın sonuçlarını yakında açıklayacağı araştırmaya göre,

Türkiye'de kişi başına düşen günlük antibiyotik tüketimi 42 birimken Hollanda'da bu rakam 14 birim seviyesinde. Bir başka deyişle bir Türk vatandaşı, Hollandalı bir kişiden günde 3 kat fazla antibiyotik tüketiyor.

Bu değerle Türkiye Avrupa'da kişi başına günde kullanılan antibiyotik birimi hesaplamasında 40 ülke arasında birinci sırada. Bizden sonra, 35 birimle Yunanistan geliyor. Kuzey Avrupa ülkelerinde bu rakamlar en çok düşük seviyelerde... En az antibiyotik kullanan ise 13 birimle Estonya.

Yüzde 20 direnç var

Peki Türkiye'de antibiyotiğin bu kadar çok kullanılması ne gibi sonuçlar doğuracak? Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (Klimik) Başkanı Prof. Dr. Önder Ergönül, genç kadınlarda sıklıkla görülen sistit için verilen antibiyotiklere karşı her beş kişiden birinin dirençli olduğunu söylüyor. Bir başka deyişle sistit için kullanılan antibiyotiklere yüzde 20 direnç söz konusu. Antibiyotik direnci olduğunda da enfeksiyon tedavi edilemiyor ve bakteri vücutta üremeye devam ediyor. Çünkü dirençten dolayı verilen ilaç yerini bulmuyor. Sistit bu durumun net şekilde gözlemlenmeye başlandığı alanlardan sadece bir tanesi.

'Çaresiz kalabiliriz'

Dış Kapı Yıldırım Bayezıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Nilay Çöplü de, dikkatli olunmazsa Türkiye'de antibiyotik öncesi çağa girileceği konusunda uyarıda bulunuyor.

Çöplü, Türkiye'de durumun ne kadar ciddi bir hâl aldığını şöyle ifade ediyor: "Geçmişten gelen tecrübelere bakarak, Türkiye'de direnç Avrupa ülkelerinden daha yüksek. Antibiyotik kullanım hızımız yüksek. Eğer antibiyotiği akılcı kullanmazsak, basit enfeksiyonla baş edemez hale geliriz. Bir cerrahi müdahalede, bir protez takılacağı sırada ya da erken doğmuş bir bebeğin enfeksiyon kapması gibi antibiyotiksiz tedavi edilemeyecek durumlarda çaresiz kalabiliriz."

10 yılda bir üretiliyor

'Bakteriler direnç kazandıkça yeni antibiyotikler üretilerek, bu tehlike giderilemez mi?' sorusunda da uzmanların yanıtı, 'hayır' oluyor... Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Antibiyotik Çalışma grubu üyesi Prof. Dr. Neşe Saltoğlu, yeni antibiyotik geliştirmenin 10 yıl gibi uzun bir süre aldığını söylüyor.

Yeni antibiyotik geliştirmenin masraflı ve yoğun çalıştırmalar gerektirdiğini ve 10 yıllık bir zaman aldığını belirten Prof. Dr. Saltoğlu, diğer yandan da yeni geliştirilen antibiyotiğe karşı uygunsuz ve aşırı kullanım nedeniyle 1 yıl gibi kısa sürede direnç geliştiğini kaydediyor.

Anlamı 'Hayata Karşı'

Antibiyotikler, bakteriyel enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde kullanılan ve insan sağlığı açısından çok büyük öneme sahip ilaçlardır. Kelime anlamı ile 'antibiyotik' terimi, 'hayata karşı' demektir. Bu kimyasal maddeler, bakterilerin çoğalmasını önlemekte ve bazen de bakterileri öldürmektedir.

VERİLER GERÇEKÇİ Mİ?

Antibiyotiklerle ilgili Sağlık Bakanlığı henüz raporunu yayınlamadı. Ama yayınladığından herşey bu verilerle sınırlı olmayacak. Çünkü, dünyadaki antibiyotik tüketiminin sadece yüzde 30'nu insanlar geri kalanını ise bitkiler ve hayvanlar tüketiyor. Peki bitkiler ve hayvanları kim tüketiyor? Bu durumda veriler gerçeğin sadece bir kısmından ibaret.

Şimdilik Sağlık Bakanlığı'nın raporunun tüm gerçekleri en yalın haliyle yansıtmasını diliyoruz.  Ama şunu da belirtmeliyiz ki; bu topluma bu kadar antibiyotiği kim reçete ediyor ve buna kim göz yumuyor sizce?

 

Yorum Yap

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı!
CHP'den eksik ama doğru tohum hamlesi

CHP'den eksik ama doğru tohum hamlesi

2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.

Bayer insanlığı kanser yaptığını kabul etti

Bayer insanlığı kanser yaptığını kabul etti

Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.

GDO'lu tohum yok cümleleri yalanmış, işte gerçekler

GDO'lu tohum yok cümleleri yalanmış, işte gerçekler

Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.

Meyve ve sebzelerdeki büyüme hormonuna dikkat

Meyve ve sebzelerdeki büyüme hormonuna dikkat

Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.

Şeker ve şekerli içecekler kanser riskini artırıyor

Şeker ve şekerli içecekler kanser riskini artırıyor

Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.

Gerçekler er geç ortaya çıkar: İşte ilginç bir araştırma

Gerçekler er geç ortaya çıkar: İşte ilginç bir araştırma

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı

'Aflatoksin içermeyen süt bulamadım'

'Aflatoksin içermeyen süt bulamadım'

Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.

Yerli sığır ırklarımız ve sağlıklı süt

Yerli sığır ırklarımız ve sağlıklı süt

Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.

Gıda Hareketi bir kez daha haklı çıktı

Gıda Hareketi bir kez daha haklı çıktı

Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.