Çay poşetleri zehir saçıyor

Tiryakilere kötü haber. Çayların küflenmemesi için eklenen zehirlerden sonra şimdi de ambalajlarındaki büyük zehir ifşa oldu. Sakarya'da yapılan bir araştırmaya göre bir poşetten, yaklaşık 13 bin mikroplastik parçacığının suya geçiyor.

 

Çay poşetleri zehir saçıyor
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç Dr. Meral Yurtsever, bazı poşet çaylar üzerine yaptığı araştırmada, farklı markalarda 11 bardak poşetinin 4'ünde, 11 demlik poşetinin ise tamamında mikroplastiğe rastlarken, bir poşetten, yaklaşık 13 bin mikroplastik parçacığının suya geçtiğini tespit etti.

Poşet çayda 13 bin mikroplastik parçacığı tespit edildi

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç Dr. Meral Yurtsever, bazı poşet çaylar üzerine yaptığı araştırmada, farklı markalarda 11 bardak poşetinin 4'ünde, 11 demlik poşetinin ise tamamında mikroplastiğe rastlarken, bir poşetten, yaklaşık 13 bin mikroplastik parçacığının suya geçtiğini tespit etti.Sağlık

Doğada çözünmesi yüzyıllar sürebilen plastikler bu süreçte boyutları 1 mikrometreyle 5 milimetre arasındaki parçacıklara, yani mikroplastiklere dönüşebiliyor.
Hollanda`da yapılan ve sonuçları bu yılın Mart ayında açıklanan bir araştırmada, ilk kez insan kanında mikroplastiğe rastlanmıştı. Çalışmada, kan örneklerinde, içecek şişeler, gıda ambalajları ve giysi üretiminde yaygın kullanılan PET plastik, gıda ve ev ürünlerinin paketlenmesinde kullanılan polistiren ve plastik poşet yapımında kullanılan polietilen tespit edilmişti.

Doç. Dr. Meral Yurtsever, TÜBİTAK (118Y515) projesi kapsamında poşet çayla demleme yapıldığında çaya poşetten mikroplastik geçip geçmediğini araştırdı.

Çalışmasında bazı poşet çaylarda mikroplastiğe rastlayan Yurtsever, "Ortalama olarak bir demlik poşetinden 13 bin mikroplastik parçacığın içeceğimize, yani çaya geçtiğini gördüm. Burada benim incelemede kullandığım teknikle 3 mikrometre boyutuna kadar olan mikroplastik parçalarını tespit edebiliyoruz. Yani çaya 3 mikrometreyle 5 milimetre arasında 13 bin kadar mikroplastiğin geçtiğini söyleyebiliriz." dedi.

Selülozdan yapıldığı belirtilen 11 demlik poşetinde plastik katkı

Araştırmada selüloz olarak bilinen, farklı markalarda 11 bardak poşetini ve 11 demlik poşetini incelediğini anlatan Yurtsever, demlik poşetlerinin tamamının plastik ilaveli dokudan yapıldığını, bardak poşetlerinin 4`ünün yüzde 100 selülozdan imal edildiğini, 7 tanesinin ise plastik içerdiğini saptadığını söyledi. Yurtsever, "Benim incelediğim 11 demlik poşetinin tamamının plastik katkılı olduğunu ve bu plastiklerin de polyester, polipropilen, polietilen olduğunu gördüm" diye konuştu.

Yurtsever, son dönemde piyasaya çıkan çubuk çaylar hakkında da şu uyarılarda bulundu: "Bir de yeni nesil yeni moda poşet çaylar var ama poşet çay dediğim stick çaylar, kalem çay diye de geçiyor. Baktığımızda bunlar bir çubuk görünümünde ve delikleri var, içinde de çay var. Bunu analiz ettiğimizde polipropilen malzeme ile kaplanmış olduğunu gördük ve bundan da içeceğimiz çaya plastik salımı oluyor."
Küçük parçalara bölünse dahi plastiklerin hiçbir özelliğinin değişmediğini vurgulayan Yurtsever, yutulan veya temas edilen mikroplastiklerin toksik etkiye neden olduğunu aktardı.

Hangi çayı tercih etmeliyiz?

Poşet çay yerine dökme çay kullanılmasını tavsiye eden Yurtsever, "Tüketicinin aslında çok ambalaj içermeyen ürünlere yönelmesi daha doğru olur. Dökme çayları tercih edebiliriz. Poşet çaylar, tamam, pratikliği inkar edilemez ama gerçekten çevreye ve insana etkileri ve yükü olabilir. Sadece mikroplastik kirliliği açısından değil. Poşet çayları düşündüğümüzde o ilave poşet, etiket, zımba ya da yapıştırıcı, pamuk iplik vs. düşündüğümüzde ekstradan çöp üretmiş oluyoruz ama dökme çay kullandığımızda doğrudan onu alıp bir çaydanlıkta demliyoruz." dedi.
Plastiklerin ilk üretildiği günden beri hafiflik, esneklik, dayanıklılık, kolay işlenebilirlik, iyi elektrik ve ısı yalıtkanlığı ve ucuzluğu gibi çeşitli özelliklerinden dolayı mucizevi maddeler olarak değerlendirildiğini anlatan Yurtsever, tüm bu sebeplerden plastik kullanımında aşırıya kaçıldığına, bunun da çevre kirliliğini tetiklemiş olduğuna değindi.

"Lütuf gibi hayatımıza girdi ama şu anda belâ"

Yurtsever, şöyle devam etti: "Özellikle bundan 70 yıl önce böyle hızlı büyümeyle aşırı şekilde hayatımıza girmiş plastiklerin üretimi, 1950`lerden 2020`lere doğru geldiğimizde, 200 kat artarak devam etmiş. Şu anda plastik üretimini düşündüğümüzde 400 milyon tonluk bir üretimden bahsediliyor. Pandemiyle bunun katlanarak arttığını da biliyoruz ama buna ilaveten bir de 2050`lere gelindiğinde, bunun iki katına çıkacağını da biliyoruz. Lütuf gibi hayatımıza girdi ama kesinlikle şu anda bela durumunda."

"Tek kullanımlık ürünlerin bırakılması gerek"

Yurtsever, tek kullanımlık plastiklerin kullanımının bırakılması gerektiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı: "Tek kullanımlık ürünlerin tamamen bırakılması gerektiğini düşünüyorum. Hatta şu andan itibaren bırakmamız gerekiyor çünkü mevcut haliyle bile çevremize yeteri kadar plastiği yaydık, saçtık, dağıttık. Bu haliyle bile doğanın kendini temizlemesi imkansız. Uzun vadede düşündüğümüzde şu anki yaptığımız kirliliğin faturası aslında gelecek nesillere kesilmiş vaziyette o yüzden bırakmamız gerekiyor. Plastikler, çevrede yok olan, biten, eriyen çözünen bir şey değil, kalıcı bir şey. O yüzden de birçoğunun doğada yüzyıllar boyunca hiç bozulmadan kalabilme ihtimalleri var. Bırakabildiğimiz kadarını bırakmalıyız. Özellikle tek kullanımlık ürünlerden başlamalıyız."

 Bu gelişme bize Geleneksel üretim ve sertidikalandırmanın ehyemmiyetini bir kez daha ortaya koyuyor. 

Yorum Yap

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı!
CHP'den eksik ama doğru tohum hamlesi

CHP'den eksik ama doğru tohum hamlesi

2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.

Bayer insanlığı kanser yaptığını kabul etti

Bayer insanlığı kanser yaptığını kabul etti

Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.

GDO'lu tohum yok cümleleri yalanmış, işte gerçekler

GDO'lu tohum yok cümleleri yalanmış, işte gerçekler

Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.

Meyve ve sebzelerdeki büyüme hormonuna dikkat

Meyve ve sebzelerdeki büyüme hormonuna dikkat

Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.

Şeker ve şekerli içecekler kanser riskini artırıyor

Şeker ve şekerli içecekler kanser riskini artırıyor

Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.

Gerçekler er geç ortaya çıkar: İşte ilginç bir araştırma

Gerçekler er geç ortaya çıkar: İşte ilginç bir araştırma

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı

'Aflatoksin içermeyen süt bulamadım'

'Aflatoksin içermeyen süt bulamadım'

Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.

Yerli sığır ırklarımız ve sağlıklı süt

Yerli sığır ırklarımız ve sağlıklı süt

Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.

Gıda Hareketi bir kez daha haklı çıktı

Gıda Hareketi bir kez daha haklı çıktı

Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.