Karada uygun ortam bulunmaması halinde maden atıklarının denize boşaltılması gündeme geldi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın maden atıklarına ‘detaylı izleme’ şartıyla onay vermeye hazırlandığı belirtildi. Gelişmeler 'duyarlılığı ile tanınan Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllü'ce baskı altında mı' sorusunu akla getiriyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, maden atıklarının karada uygun ortam bulunmaması halinde denize boşaltılmasına vize vermeye hazırlanıyor. Maden Atıkları Yönetmeliği Taslağına göre maden atıklarının çevresel etkilerini en aza indirmek gerekçesiyle denize boşaltılmasına ‘detaylı izleme şartıyla' onay verilebilecek.
Düzenlemeye göre maden atıkları, tehlikeli, tehlikesiz ve inert atıklar olarak üç sınıfta toplanacak. Maden atıklarının depolandığı bertaraf tesisinin kurulacağı alanın detay, jeolojik, hidrojeolojik, jeokimyasal, hidrokimyasal ve mühendislik jeolojisi çalışmasının yapılarak, tesisin kurulacağı alandaki kayaçların özelliklerinin belirlenmesi gerekecek.
Bununla birlikte karada yapılacak depolama alanlarının olumsuz çevresel etkilerini en aza indirmek için deniz sularının belirlenmiş bir derinlikte oksijensiz ve canlı yaşamın bulunmadığı katmanları dikkate alınarak, su kalitesinin değişmeyeceğinin kanıtlanması, detaylı bir izleme programı oluşturulması şartıyla vize verilebilecek. Maden atıklarının depolandığı bertaraf tesislerin tabanı ve yan yüzeylerinde sızıntı suyunun yer altı suyuna karışmasını önleyecek şekilde bir geçirimsizlik tabakası olması gerekecek. Düzenlemeyle geçmişte yaşanan siyanür barajlarının çökmesi gibi durumlara karşı da önlem alınıyor.
DEPOLARA ARITMA TESİSİ
Erdinç Çelikkan'ın Hürriyet'teki haberine göre, sızıntı sularının toprak ve yeraltı suları için oluşturacağı potansiyel risklerin engellenmesi ve kapatma sonrası tesisin duyarlılığının uzun vadede sağlanması için geçirimsizlik sistemine ilave olarak depo tabanında sızıntı suyu toplama, drenaj ve gerekirse arıtma sistemi inşa edilecek. Yağmur sularının maden atıklarının depolandığı bertaraf tesisine girişini ve oluşturacağı hidrolik yükü önlemek amacıyla gerekli yağış hesabı yapılarak kuşaklama kanalları inşa edilecek. Tehlikeli maden atıklarının depolandığı tesislerde üst örtü sisteminde kalınlığı en az 50 santim kil mineral kullanılacak. Geçici depolama süresi tehlikesiz maden atıkları için 1 yıl, tehlikeli maden zenginleştirme atıkları ve asit üreten pasalar için 6 ay olacak. Madencilik faaliyetleri sonucunda oluşan yer altı galerilerinin, maden zenginleştirme atıkları ile doldurulması işlemleri sırasında, uzun dönemde yer altı suyu kalitesinin korunması gerekecek.
ETKİSİ KÖTÜ OLUR
Doğa Derneği Başkanı Engin Yılmaz, bilimsel yöntemler uygulanmadan maden atıkları denize boşaltılırsa doğadaki etkilerin çok sert ve trajik olacağını savundu. Tüketime dayanan yaşam biçiminin atıklarla doğada yok oluşa yol açtığını belirten Yılmaz, “Bugüne kadar gerçekleştiği söylenen bilimsel süreçlerin gerçeği yansıttığından kuşkuluyuz. Olumsuz şeyler yazılmadığı için bilimsel raporlara güvenmiyoruz” dedi.
Singapur'da denizde depo
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu ise Singapur'da karada alan olmadığı için evsel atık imha yöntemi olarak deniz dibinde depolar oluşturulduğunu kaydetti. Bozoğlu, “Uluslararası literatürde atıkların etkilerinin ne olacağına dair somut bilgi henüz yok. Bu kadar geniş coğrafi alanımız varken bu yola girilmesi düşündürücü. Karada maden çıkaran şirketlerin maliyetini düşürmeye çalışıyor olabilirler. Ormanları yok etmiyoruz deniz dibine yaşamın olmadığı alana gömüyoruz diyecekler. Denizlerde ekosistem zaten bozuk olduğu için atıkların boşaltılması risk yaratır. Deniz dibine atıkları boşaltsanız bile su bunu yüzeye çıkarabilir. Çünkü altta bir sirkülasyon var” görüşünü dile getirdi.
2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.
Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.
Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.
Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.
Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı
Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.
Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.
Yorum Yap
Yorumlar