İşi gücü insanların sıhhatini bozmak olan bilim çevreleri, şimdi de hiç hastalanmayan bir kavme el attı. 120 yaşına kadar yaşadıkları halde hiçbiri hiç hastalanmayan ve kansere yakalanmayan Hunza Türkleri'nin sırrı araştırıyor.
Hunza Türkleri Hun Türklerinden geliyor. Yüzyıllar öncesi buraya gelen bu halk, dağlık alana yerleşmiş olan kavmin tümü Müslüman ve ortalama 110 ile 120 yıl yaşıyor.
Çin, Hindistan ile Pakistan arasındaki 7.900 kilometre karelik Hunza Vadisi'nde yaşayan bu halkın kadınları 65-70 yaş arasında dahi anne olabildiği Hunzalar 65 yaşı, yolun yarısı sayılıyor. Bu yaşlarda ölenler için ‘gencecik gitti' deniliyor.
Uzun süre yaşayan Hunza Türkleri'nin bir diğer ilginç yönü de hiç kimsenin kansere yakalanmaması.
Sadece kanser değil diğer insanların sık sık yaşadığı diğer rahatsızlıklarda onlara uğramıyorlar.
Bütün bunun nedenin temiz bir havada geleneksel gıdalarla beslenmeleri…
Bu halk denizden 6 bin metre yükseklikte çok yüksek oksijenli bir bölgede yaşıyorlar. Buz gibi temiz bir suları var ve kendi ekip biçtiklerini yiyorlar. Sentetik gıdaları asla yemeyen halk, et ve süt ürünlerini de kendileri üretiyor.
Hunza'da yetişen kayısının dünyada bir eşi benzeri daha yok. Çok lezzetli olan bu kayısı yazın kurutuluyor ve kışın yeniliyor.
RESİM GALERİSİ: Bu Türkler kansere yakalanmıyor
2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.
Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.
Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.
Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.
Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı
Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.
Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.
Yorum Yap
Yorumlar