Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 2011/503 E. ve 29.09.2011 tarihli kararı ile GDO yönetmeliğinin 5ç maddesinin yürülüğünü durmuştu. Biyogüvenlik Kurulu üye 9 yeni GDO'lu mısırın gıda olarak ithalatına izin verilmesine hazırlanıyor.
Türk Tabipleri Birliği tarafından Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından 13.08.2010 tarihli ve 27671 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulan Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmeliğin bazı hükümlerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemli dava açılmıştır.
Yönetmeliğin dava konusu edilen 6. maddesinde, eski Yönetmeliğin ilk halinde yasaklar kapsamında yer alan insan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünlerinin ithalatına ve piyasaya sunulmasına izin verilmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 2011/503 E. ve 29.09.2011 tarihli kararı ile söz konusu hükme ilişkin yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.
Karar gerekçesinde özetle;
Bazı bilimsel çalışmalarda insan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünlerinin kullanılmasının orta ve uzun vadede insan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç geliştirebileceğinin tespit edildiği, konu ile ilgili çalışmaların halen sürdüğü,
GDO Yönetmeliğinin 26.10.2009 tarihinde yayımlanan eski şeklinde insan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünlerinin ithalatına ve piyasaya sunulmasının yasaklanmış olduğu, Biyogüvenlik Kanunu tasarısının da bu yönde bir yasak içerdiği, izleyen süreçte ise insan sağlığını korumaya dönük tüm bu sınırlayıcı düzenlemelerin kaldırıldığı,
Oysa ülkemizce onaylanan Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesinde ve dava konusu yönetmeliği hazırlanırken esas alınan Biyogüvenlik Kartagena Protokolünde insan, hayvan ve çevre sağlığının, biyoçeşitliliğin ve gıda güvenliğinin söz konusu olduğu durumlarda taraf devletlerin konuya ‘ihtiyatlılık ilkesi' çerçevesinde yaklaşmaları gerektiği, bu gerekliliğin aynı zamanda Anayasa'nın 56. maddesinden kaynaklanan bir yükümlülük olduğu vurgulanmıştır.
Bu esaslar çerçevesinde insan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünlerinin orta ve uzun vadedeki zararlı etkilerine işaret eden bilimsel çalışmalar mevcutken, bu tür ürünlerin ülkemize girişine izin veren bir düzenlemenin hukuka uygunluk taşımadığı kararda ifade edilmiştir.
Yargı kararı uyarınca Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının ve GDO'lu ürünlere izin vermekle görevli Biyogüvenlik Kurulunun antibiyotiklere karşı direnç geni içeren GDO ve ürünlerinin ithalatını ve ihracatını durdurması gerekmektedir.
İşte Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu Kararı tam metni
Biyogüvenlik Kurulu 9 GDO'lu soyanın ithalatına izin vermek için çalışma yürütüyor.
Genetiği değiştirilmiş (MON88017), (T25), (59122×NK603), (MIR604), (MON810), (MON863), (MON863×MON810), (MON863×MON810×NK603), (MON863×NK603) mısır çeşitlerine ait Risk Değerlendirme Komitesi ve Sosyo-Ekonomik Değerlendirme Komitesi tarafından hazırlanan raporlar 06 Şubat - 27 Şubat 2012 tarihleri arasında kamuoyu görüşüne açılmıştır.
İŞTE KONUYLA İLGİLİ KOMİTE RAPORLARI
KELLER YAĞIRLAR BİRBİRİNİ AĞIRLAR
İthalatçı ve üretici firmaların belgeleri üzerinden sözde değerlendirme yapan Biyogüvenlik Kurulu'nun Risk Değerlendirme Komitesi hazırladığı Raporu'nun sonuç bölümünde; "Karşılaştırmalı analizler ile GD MON88017 mısır çeşidinin, geleneksel mısır çeşitleri kadar güvenli olduğu, alerjenite bakımından bir değişikliğe uğramadığı ve besin içeriği ile tarımsal özellikleri açısından da bir fark bulunmadığı saptanmıştır. GD MON88017 mısır çeşidinin kazayla çevreye yayılması durumunda, geleneksel çeşitlerden farklı bir çevresel etkinin oluşması olasılığının da çok düşük olduğu sonucuna varılmıştır" denilerek verilecek ithalat kararına zemin hazırlanıyor. Bu ülkede GDO yasaktı değil mi? Yakın gelecekteki raporlarda "sağlık için yararlıdır" denilmesi kimse için şaşırtıcı gelmemeli.
2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.
Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.
Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.
Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.
Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı
Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.
Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.
Yorum Yap
Yorumlar