Doğru bitkisel tedavi nasıl olmalı?

Bitkisel ilaçlara olan talep, kazanç peşinde olan kişilerin iştahını kabartıyor. Oysa yeterli bilgiye sahip olmadan bitkilerin faydalarıyla ilgili konuşmak çok cahilce...

Doğru bitkisel tedavi nasıl olmalı?

Prof. Dr. Erdem YEŞİLADA

Tarlada daha yüksek verim, daha güzel görünüşte ve dayanıklı ürünler elde etmek için geliştirilen teknikler ile geleneksel lezzetlerimizi giderek kaybediyoruz. Hatta şimdi sonuçlarından korkar hale geldik. Acaba yediklerimiz içerisinde “GDO var mı?” diye sorguluyoruz. En sevdiğim sebze olan domatesi artık yemiyorum! İşte geldiğimiz nokta. Bu canavarı çağdaşlık adına bizler yarattık.

Halk dilinde bilinen bir deyiş vardır, “Eskiye rağbet olsaydı, bitpazarına nur yağardı” diye. Bit pazarına nur yağar mı, yağmaz mı bilinmez ama organik ürünlerle geçmiş lezzetleri tekrar bulmaya çalışıyoruz. Atalarımızın binlerce yıldır şifa amacıyla yararlandığı, sağlığını korumak ve hastalıklarını tedavi etmek için kullandığı yöntemler tekrar gündeme gelir oldu. Bitkisel ilaçlar günümüzde giderek daha da çok talep görüyor. Herkes derdine, hastalığına doğal bir tedavi seçeneği bulunup bulunmadığını sorguluyor.

Bu durum ‘kazanç peşinde olan', halkın bu eğiliminden nasıl yararlanabilirim arayışı içerisindeki akademik ünvanlı (profesör, doktor) ya da ünvansız bazı kişilerin iştahını kabartıyor. Akla ziyan öneriler dudak uçuklatan cinsinden; lavman yaparak zayıflatmaya çalışanlar mı, karabaş otuyla hepatit tedavi edenler mi ya da beyin tümörlü hasta verdiği sıvı ilacı kusunca “Bak, beynindeki tümörler midenden çıkıyor” diyenler mi? 

Lavman riskli bir uygulama

Bitkisel ilaçların geçmişi eski çağlara dayanmasına karşılık, günümüzde bitkisel ilaçların yüzlerce, binlerce yıl öncesinde olduğu şekilde kullanılması düşünülemez. Bilimsel araştırmalar sonucu bitkisel ürünün içeriği, olası riskleri, etki şekli, etkin kullanım için gerekli ideal koşullar hususunda ortaya konulan bilgiler değerlendirmeye alınmalıdır. Örneğin lavman iki bin 500 yıl öncesinin temel tedavi yaklaşımlarından biri olmasına karşılık ortaya çıkan önemli riskleri nedeniyle zorunlu olmadıkça kaçınılan bir uygulamadır. Ya da karabaş otunun uçucu yağındaki keton bileşenleri nedeniyle karaciğere toksik olabileceği göz önüne alınmalıdır. O halde bitkisel tedavi uygulamalarında geçmişin deneyimlerinden yararlanırken güncel bilimsel bulgulardan yararlanılması önemlidir.

Tedavi satranç oyunu gibidir

Doğanın Erdemi ile beş yılı aşkın bir süredir bu konuda bilimsel araştırma sonuçlarını yorumlayarak sizlere doğru bilgileri ulaştırmaya, bilimsel seçenekleri açıklamaya çalışıyorum. Bu süreçte, sizlerden gelen mesajlara elimden geldiğince cevap vermeye, sorunlarınıza daha doğru, akılcı yaklaşımları göstermeye çalıştım. Şüphesiz, henüz hiç kimse tüm dertlerin devasının ne olduğunu bilemiyor.

Benim çok beğendiğim bir söz var: “Yeryüzünde insan sayısı kadar hastalık çeşidi vardır.”

Her hastalık her insanda farklı belirtiler, farklı şikayetlerle seyreder. Dolayısıyla tedavide teşhis edilen hastalığa göre standart tedavi uygulanması yerine kişinin şikayetlerine göre ayarlanan akılcı tedaviler uygulanması daha doğru bir yaklaşım olarak görünüyor bana. Sık sık ifade ettiğim gibi “Tedavi bir satranç oyunu gibidir, her taşı ustalıkla oynamak gerekir.” Hamleleri ustaca yapabilmek için bitkisel ilaçlar ile ilgili temel bazı özellikleri bilmek gerekir. Burada birkaç temel özelliği hatırlatmak isterim.

Önemli olan miktarı ayarlamak

Yeryüzünde etkisiz bir şey olamayacağı gibi zararsız bir şey de olamaz. Unutmayın ki en kuvvetli zehirler de (baldıran, striknin gibi) bitkilerden elde edilmektedir. Önemli olan miktarını doğru şekilde ayarlamaktır. Zararsızdır diye aşırı miktarda tüketilmesi yarardan ziyade zarar verebilmektedir.

Her bitkinin çayı olmaz

Bitki organlarını (yaprak, çiçek, tohum vd.) uygulamak için halk arasında tercih edilen yöntem çay halinde demleyerek içilmesidir. Ancak bu her zaman etkin bir uygulama değildir. Bitkiler içerisinde yüzlerce bileşen bulunmaktadır. Çay halinde uygulanabilmesi için etkili bileşenlerin sıcak su içerisinde çözünmesi ve daha da önemlisi, sıcak su içerisinde etkili bileşenlerin bozulmadan kalabilmesi gerekir.

Dakika hesabı yapılmalı mı?

Bazı sözde uzmanlar üç dakika kaynatırsan falanca hastalığa, yedi dakika kaynatırsan diğer bir hastalığa iyi gelir şeklinde bazı ilginç önerilerde bulunuyorlar. Kanımca, bu şekilde bir tanımlamayla önerilerini yaparken kendilerini ‘bilge kişi' gibi göstermek istiyorlar. Aslında bazı bitki bileşenleri suda çabuk, diğer bazıları ise daha geç çözünebilmektedir. Ancak herhangi bir analitik ölçüm yapılmadığı sürece bu tip iddialarda bulunmak son derece komik ve cahilce.

Yorum Yap

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı!
CHP'den eksik ama doğru tohum hamlesi

CHP'den eksik ama doğru tohum hamlesi

2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.

Bayer insanlığı kanser yaptığını kabul etti

Bayer insanlığı kanser yaptığını kabul etti

Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.

GDO'lu tohum yok cümleleri yalanmış, işte gerçekler

GDO'lu tohum yok cümleleri yalanmış, işte gerçekler

Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.

Meyve ve sebzelerdeki büyüme hormonuna dikkat

Meyve ve sebzelerdeki büyüme hormonuna dikkat

Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.

Şeker ve şekerli içecekler kanser riskini artırıyor

Şeker ve şekerli içecekler kanser riskini artırıyor

Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.

Gerçekler er geç ortaya çıkar: İşte ilginç bir araştırma

Gerçekler er geç ortaya çıkar: İşte ilginç bir araştırma

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı

'Aflatoksin içermeyen süt bulamadım'

'Aflatoksin içermeyen süt bulamadım'

Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.

Yerli sığır ırklarımız ve sağlıklı süt

Yerli sığır ırklarımız ve sağlıklı süt

Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.

Gıda Hareketi bir kez daha haklı çıktı

Gıda Hareketi bir kez daha haklı çıktı

Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.