Caydırıcı düzenlemeler ve gerektiği kadar piyasa denetimi yapmayan, eksik de olsa yaptığı denetim sonuçlarını kamuoyundan gizleyerek toplum sağlığını tehdit eden ve bu konudaki yargı kararlarını önemsemeyen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, tartışmasız bir şekilde Türkiye’de yaşanan gıda terörünün gerçek sorumlusudur.
Gıda Hareketi, yaşanan sorunlarla ilgili 29.09.2011 tarihinde, Bakanlığa 21 adet soru yöneltmişti. Bakanlık ise her defasında yaptığı gibi, sorularımıza 03.11.2011 tarih ve 037686 sayılı yazısıyla yine cevap verirmiş gibi yapmıştır.
Verdiği sözde cevabi yazısında; biri hariç hiçbir soruya cevap vermemiş veya verememiştir. Aşağıdaki iki örnekte de görüleceği üzere, cevap amacıyla yazılan metnin, soruyla uzaktan yakından alakası bulunmamaktadır. Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi; yasal görevlerini yapmak şöyle dursun, her bilgi edinme sorusuna rutin, matbu ve şablon cevaplar veren Bakanlığı, gıda güvenliğinin önündeki en büyük engel görmektedir.
İşte bir soru ve ona verilen ciddiyetsiz cevap
Soru: Biyogüvenlik Kanunu yürürlüğe girdiği tarihten buyana piyasada GDO'lu ürün olup olmadığına dair denetim, inceleme, araştırma ve analiz yapılmış mıdır?
Cevap: 13.06.2010 tarih ve 27610 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Kanunu gereğince, halkın gereği gibi beslenmesini sağlamak, üretici ve tüketici menfaatleriyle halk sağlığını korumak üzere gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzemeleri üreten ve satan işyerleri ile toplu tüketim yerlerinin resmi kontrol ve denetimlerine ilişkin yetki ve sorumluluklar Bakanlığımıza verilmiştir. Ayrıca GDO'lu ürünlerin ithalatına ilişkin usul ve esaslar 26.03.2010 tarih ve 27533 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5977 Sayılı Biyogüvenlik Kanunu ve ilgili yönetmelikler çerçevesinde titizlikle yürütülmektedir”
Soru: Biyogüvenlik Kanunu yürürlüğe girdiği tarihten bugüne piyasa denetimlerinde GDO'lu gıda ürününe rastlanmış mıdır?”
Cevap: 5977 Sayılı Biyogüvenlik Kanunu'nun hükümlerine göre ithalatı uygun görülen GDO'lu ürünler Biyogüvenlik Kurulu tarafından belirlenmekte, Kanunun 8 inci maddesi ile Bakanlığımıza verilen görev ve yetkiler çerçevesinde her türlü inceleme, denetim, analiz ve kontroller eksiksiz bir biçimde yapılmaktadır”
Mezkûr nedenlerle cevapsız kalan sorularımızın, Bakanlığın elindeki gerçek verilere ve hukuka uygun bir şekilde cevaplanması için, konu 02.01.2012 tarihinde, Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi tarafından yargıya taşınmıştır.
İşte cevap bekleyen sorular:
1- Biyogüvenlik Kanunu yürürlüğe girdiği tarihten buyana piyasada GDO'lu ürün olup olmadığına dair denetim, inceleme, araştırma ve analiz sonuçları,
2- Biyogüvenlik Kanunu yürürlüğe girdiği tarihten bugüne piyasa denetimlerinde rastlanan GDO'lu gıda ürün denetim sonuçlarının belgeleri,
3- GDO'lu yarı-mamul, mamul ve katkı maddesine ait denetim belge, analiz ve raporları,
4- Ürünlerinde GDO tespit edilmiş firma ve markalarının isimleri,
5- 2010 yıllarına ait Gıda Denetim Sonuçları,
6- 2009, 2010 ve 2011 yılına ait denetimlerde yasalara uymayan firmaların adları,
7- GDO'lu ürün ithali için Biyogüvenlik Kurulu'ndan müracaat eden firmalar,
8- Kurul'dan izin alarak GDO'lu ürün ithal eden firmalar ve dernek/vakıfların adları,
9- İthaline izin verilen GDO'lu ürün miktarı ve tür adları,
10- İzin almaksızın GDO'lu ürün ithal etmeye kalkışan firmalar ve bunlar hakkında yapılan yasal işlemler,
11- Ülkemizde tavuk çiftlikleri ve kümeslerde kullanılan tescilli piliç/civciv markaları ve bu markaların yasal sahipleri,
12- Bu piliç/civcivlerin toplam üretimdeki payı,
13- Kamuoyunda üç beyaz olarak da ifade edilen beyaz un, rafine beyaz tuz, rafine beyaz şeker'in obeziteyi artırdığı ve dolayısıyla toplum sağlığının bozulduğu yönündeki uzman görüşleri doğrultusunda bakanlığın attığı adımları ve sonuçları,
14- Bakanlığınız sitesindeki dokümanlarda “AB ülkelerine ve Rusya Federasyonu'na ihraç edilen ürünlerde çok sayıda pestisitlerin renkli olarak işaretlenerek (şu şu pestisitlerin) kullanımı yasaktır” ifadelerini içeren tablo neden yayınlanmıştır ve halen enden bakanlık sitesinde yer almakta olduğunun bilgisi,
15- Coca Cola firmasının Cappy markası ile Bakanlığınız izni alınarak “Geleneksel Ramazan Şerbeti” adıyla piyasaya sürdüğü ve bakanlığın bu şekilde bir ruhsatlandırılma yapılmadı dediği ürünle ilgili yapılan yasal işlemlerin suretleri.
İşte Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na sorduğumuz ve Bakanlığın cevaplayamadığı sorular
2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.
Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.
Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.
Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.
Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı
Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.
Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.
Yorum Yap
Yorumlar