Bu hafta yayınlanan bir araştırma, dünyanın en çok satan zararlı bitki öldürücüsü ve ona dirençli genetiği değiştirilmiş mısır’ın tümöre, çoklu organ tahribatına ve erken ölümlere yol açtığını gösterdi.
Söz konusu araştırma; Monsanto'nun ürettiği Roundup bitki öldürücüsünün ve yine aynı firmaya ait Roundup dirençli NK603 GDO'lu mısırın uzun vadeli etkilerini inceleme konusunda bir ilk teşkil ediyor. Bilim insanlarının bulgularına göre bu maddelere düşük miktarlarda bile olsa maruz kalan farelerde, erkeklerde dört ay, dişilerde ise 7 ay gibi kısa bir sürede meme dokularında tümor, ciddi karaciğer ve böbrek tahribatı ortaya çıktı. Kontrol grubunda bu süre erkekler için 23, dişiler için 14 aydı.
‘Bu araştırma özellikle dişi hayvanlarda inanılmaz sayıda erken ve agresif biçimde gelişen tümörler olduğunu gösteriyor. Sağlık üzerindeki bu aşırı negatif etkileri beni şoke etmiş durumda' diyor King's Collage Londra'da moleküler biyoloji üzerine çalışan ve aynı zamanda CRIIGEN(araştırmayı destekleyen bağımsız bilimsel konsey) üyesi olan Dr.Michael Antoniou.
GDO'lu ekinler, hayvanlar üzerinde yapılan 90 günlük testler sonrası insan tüketimi için onay almıştı. Ama üç ay, neredeyse iki yıl yaşayabilen(700 gün) farelerde geç ergenlik dönemine denk geliyor ve uzun zamandır, testlerin farelerin tüm yaşam süresini kapsaması gerektiği konuşuluyordu.
Bilimsel hakem kurulu tarafından kontrol edilen çalışma Caen Universite'sinden bir grup araştırmacı tarafından yürütüldü. Araştırmanın bulguları, NK603 Roundup dirençli mısır içeren bir diyetle beslenen veya içme suyunda izin verilen oranlarda Roundup içeren su verilen farelerin, iki yıllık süre baz alındığında, standart diyetle beslenen farelerden çok daha önce öldüğünü ortaya koydu.
Erkek farelerin yarıya yakını ve dişi farelerin yüzde 70'i erken öldü. Bu oranlar kontrol grubunda erkeklerde yüzde 30 ve dişilerde yüzde 20'ydi. Araştırmacılar, iki cinsiyet için de, Roundup karıştırılmış su verilen veya NK603 ile beslenen farelerde kontrol grubundakilere göre 2-3 kat daha büyük tümörlere rastlandığını ortaya çıkardı. 24. ayın sonunda dişilerin yüzde 50 ila 80'inde büyük tümörler gözlendi. Bazı hayvanlarda aynı anda üç tümör birden oluştu. Buna karşılık kontrol grubundaki hayvanların sadece yüzde 30'unda tümöre rastlandı.
Bilim insanları bu kadar büyük tümörlerin sağlık üzerinde yıkıcı etkileri olduğunu bildirdiler. Tümörler farelerin nefes almasını zorlaştırıyordu ve sindirimi zorlaştırarak kanamalara sebep oluyordu.
Geçtiğimiz gün akademik Gıda ve Kimyasal Toksikoloji dergisinde yayınlanan araştırma NK603 ve Roundup'ın, ister tek başlarına, ister beraber tüketilsin; farelerin sağlığı üzerinde benzer etkileri olduğunu ortaya koydu. Ekip, içme suyunda izin verilen en düşük dozajlarda bile Roundup'ın ciddi sağlık problemleriyle bağlantılı olduğunu gösterdi.
‘Fareler uzun süreden beri olası zehirli maddelerin insanlar üzerindeki etkilerini incelemek için kullanılıyor. Tüm farmakolojik ürünler, tarım ve ev ürünleri onaylanmadan önce fareler üzerinde test ediliyor. Bu GDO'lu mısırın ve Roundup herbisit tüketiminin insan sağlığı üzerinde ciddi etkileri olduğu konusunda sahip olabileceğimiz en önemli göstergedir' diyor Antoniou.
Roundup İngiltere'de yaygın olarak kullanılıyor ve bahçıvan dergileri tarafından öneriliyor. Fakat araştırma aynı zamanda GDO'lu gıdaların yaygınlaşmasına bir darbe anlamına da gelebilir.
(DENEYDE FARELERDE KANSERE YOL AÇAN MONSANTO'NUN ROUNDUP'U TÜRKİYE'DE DE SERBESTÇE SATILMAKTA HEMEN HERYERDE KULLANILMAKTADIR)
2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun 9 milyar olacağı beklendiğinden; BM küresel gıda üretiminin yüzde 50 artması gerektiğini belirtiyor. DEFRA'nın başını çektiği ‘Yeşil Gıda Projesi' de 10 Temmuz 2012 gibi yakın bir tarihte GDO'nun bu duruma olası bir çözüm olarak yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirtmişti.
ABD'de yetiştirilen tüm mısırın yüzde 85'inin genetiği değiştirilmiş durumda. Aynı şekilde işlenmiş gıdaların da yüzde 70'i GDO içermesine rağmen GDO etiketi taşımıyor. İngiltere ve Avrupa'da GDO'lu mısır doğrudan insanlar tarafından tüketilmiyor ama GDO etiketi zorunluluğu olmaksızın hayvanların beslenmesinde yaygın olarak kullanılıyor.
Antoniou, bilimsel hakem kurulu tarafından kontrol edilen araştırmanın sonuçlarından kimsenin şüphe etmemesi gerektiğini söylüyor: ‘Bu şimdiye kadar GDO'lu gıdaların ve Roundup herbisitinin farelerin sağlığı üzerindeki etkileri konusunda yayınlanmış en kapsamlı araştırma'.
Profesör Gilles-Eric Seralini'nin önderliğindeki araştırma ekibi yaşam süreleri boyunca her biri 10 erkek ve 10 dişiden oluşan 10 ayrı grubu inceledi. 3 grubun suyuna üç farklı dozda(ki bu dozlar herbisit sıkılmış ekinlerden yemek zinciri yoluyla maruz kalınan oranlarla uyumluydu) Monsanto tarafından geliştirilen Roundup karıştırıldı.
Üç grup, 11%, 22% ve 33% oranında Roundup'a dirençli Mısır içeren diyetle beslendi. Üç grup aynı oranda Roundup ve GDO'lu mısır içeren diyetlerle beslendi. Kontrol grubu ise Roundup veya NK603 içermeyen ve 33%'ü GDO'suz mısırdan oluşan diyetle beslendi.
Monstanto'dan bir temsilci konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: ‘Ürünlerimiz ve kullandığımız teknolojilerle ilgili yapılan tüm diğer araştırmalar gibi bu araştırmayı da kapsamlı ve ayrıntılı olarak gözden geçireceğiz.'
Yeşil Gazete için Türkçe'ye çeviren: Tuğçe Tuğran (Orjinali: Grocer.co.uk)
GDO'nun kısırlıktan sonra kanser yaptığı da ispat edildi
GDO'nun bir soykırım aracı olduğu ispatlandı
GDO'nun riskleri hakkında daha fazla bilgi için
2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.
Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.
Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.
Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.
Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı
Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.
Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.
Yorum Yap
Yorumlar