Kola ve cipslerin okul kantinlerinde yeniden serbest bırakılmasını değerlendiren Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer; “Çocuklar ve dolayısıyla ülkenin geleceği küresel sermayenin çıkarlarına kurban ediliyor” dedi.
Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlığı 2011-2012 öğretim yılında ilköğretim ve lise kantinlerinde kola, cips ve fastfood ürünlerini yasaklamış, Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi de bunu ‘yetersiz bir devrim' olarak nitelemişti.
DEVRİME KARŞI DEVRİM
Milli Eğitim, Sağlık ve Tarım Bakanlıklarının ortak bir kararla okul kantinlerinde bir yıldır uygulanan ‘Sağlıklı Kantin Projesi' kapsamındaki gazlı içecek, cips ve fastfood ürünleri yasağını sona erdirme kararı vermesi sert tepkilere neden oldu.
Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu yetkililerinin, yasağın tüketimi cazip kıldığı iddiasıyla ortaokul ve liselerde sona erdirilmesi kararını eleştiren Gıda Hareketi Başkanı Kemal Özer; “Madem yasak bunların tüketimini cazip kılıyor, o halde uyuşturucu maddeler ve alkolü de serbest bırakın. Madem yasak cazibeyi artırıyor, o zaman tecavüzü, cinayeti, hırsızlığı da suç saymaktan çıkarın” dedi.
Bakanlık yetkililerinin samimi olmadığını belirten Gıda Hareketi Lideri Özer; “Bilakis yasak nedeniyle tüketim azalmıştı ve aileler bu durumdan çok memnundular. Yasağın tüketimi azaltması, yerli ve yabancı birçok üreticiyi rahatsız ettiği için baskı uygulandığı dile getiriliyordu. Bakanlıkların bu geri adımı, baskılara boyun eğmekten başka bir anlam taşımaz. Kaldı ki gerekçeleri ilmî açıdan hiçbir kıymeti harbiyesi olmayan komik değerlendirmelerdir. Bu boyun eğiş çocukları dolayısıyla da ülkenin geleceğini endüstriye peşkeş çekmektir” diyerek tepki gösterdi.
Özer tepkisini; “Kantin yasaklamalarına kamu huzurunda yaptığımız desteğin yanı sıra, bir görüşmemizde de açık bir şekilde desteğimizi belirterek Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'i kutlamıştık. Şimdi bu kutlamayı geri alıyoruz. Atılan tarihi adımın kendilerine hiç de yakışmayacak şekilde geri çekilmesi üzüntü verici bir gelişmedir” şeklinde dile getirdi.
Kamu spotlarında obeziteyle mücadele eden bir iradenin, genç neslini sağlıksız besleyerek obez yapması, dolayısıyla diyabet, siroz, böbrek yetmezliği, kanser dâhil çok sayıda sağlık sorununun kucağına itmesinin samimiyetsizlik olduğunu ifade eden Özer; “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?” dedi.
TOPLUMUN GELECEĞİ EKONOMİYE KURBAN EDİLİYOR
Türkiye'nin bir asırlık tarihinin gıda, tarım ve sağlık alanında yüz kızartıcı kararlarla dolu olduğunu ifade eden Gıda Hareketi Başkanı Kemal Özer, “Türkiye'de koruyucu hekimliğe yönelik hiçbir çaba olmadığı gibi, Sağlık Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı halk sağlığını bozmak için adeta birbirleriyle yarış halindeler. Unutulmamalı ki; son 10 yılda şişman ve obez sayımız birkaç kat arttı. İlaç tüketimimiz ise her türlü fiyat düşüşüne rağmen 10 kat arttı. Yılda 600 milyon kişi doktora gidiyor. Her 10 kişiden ikisi her yıl ameliyat ediliyor. İnsanların ömrünün önemli bir bölümü hastane odalarında geçiyor. Bu gerçekleri umursamayanlar sorunu büyütmek için ellerinden geleni yapıyor” dedi.
YİYECEK VE İÇECEKLERİMİZ ÖLÜM KUSUYOR
Türk halkı dünyanın en sağlıksız toplumlarından biri haline getirildi. Çeşme ve ambalajlı suları hastalık, tarım ürünleri kimyasal zehir deposu diyen Kemal Özer; “Bakanlık görevlileri aksini söylese de, ne yazık ki bu ülkede gıdalar ölüm kusuyor. Bakanlık yetkilileri ne söylüyorsa -artık sayısız kez doğrulanmıştır ki- aksi doğrudur. Artık sağır sultan bile biliyor ki, bu ülkede toplum sağlığı şirketlerin çıkarı ve ekonomik büyüklüğe kurban ediliyor.
Kantin yasaklarının komik gerekçelerle geri alınması ile New York Belediyesi'nin kola yasağının aynı zamana denk gelmesi, yöneticilerimizin basiretsizliğini açık bir şekilde teşhir etmiştir” dedi.
'Kantin Devrimi'ni destekliyoruz fakat…
2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.
Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.
Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.
Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.
Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı
Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.
Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.
Yorum Yap
Yorumlar