İyibilgi.com'un Gıda Hareketi Başkanı Kemal Özer'in analizleriyle hazırladığı Mersin'de GDO operasyonu nasıl bir sürecin sonucu olduğunu ve kimlerin ne yapmaya çalıştığını anlatıyor.
Geçen hafta Hürriyet gazetesinden Arda Akın, önemli bir habere imza attı ve 2 Mart'ta Mersin Emniyet Müdürlüğü ile Gümrük Muhafaza Müdürlüğü'ne bağlı Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü (KİM) ekiplerinin çalışmasıyla yurtdışından Türkiye'ye, GDO içeren pirinç sokmak isteyen firmalara karşı düzenlenen operasyonu Türkiye'nin gündemine soktu.
Fakat bu haberlerle ilgili bir takım çekincelerimiz olduğunu, bazı noktaların tam aydınlanmadığını daha önce belirtmiştik. Örneğin Hürriyet'in ilk haberinde geçen "Çin ve Afrika'da üretilen, GDO'lu diye ABD'nin ülkeye sokmadığı 150 milyon TL'lik 23 bin ton pirinç" ibaresinde kafamızı kurcalayan bir nokta vardı: Monstanto gibi GDO ile ilgili araştırma ve geliştirme yapan dünyanın en büyük şirketlerine ev sahipliği yapan ABD ne zamandan beri GDO'yu sağlıksız ürün olarak sayıyor? Amerika'da GDO yasak mı? Yoksa bu Çin ve Afrika'dan gelen belirli ürünler için mi geçerli?
Haberde cevap alamadığımız diğer sorularımız ise şöyleydi: Türkiye'nin GDO'lu olduğu iddia edilen pirinçlere el koyma sebebi nedir? GDO tamamen mi yasaktır yoksa belirli izinlere mi tabiidir? Soruşturmaya tabii olan ithalatçı firmalar, söz konusu pirinçler için izin alabilir miydi? Halihazırdaki Biyogüvenlik Yasası GDO'lu tüm ürünlerin Türkiye girişini yasaklıyor mu? Yoksa Biyogüvenlik Kurulu'nun zararsız bulduğu ürünler, etikette GDO ibaresi olmadan satışa sunulabiliyor mu?
Bu hafta da o haberin devamı geldi. Operasyon ve onu takip eden soruşturmanın detayları şöyle:
TÜBİTAK'ın Ankara'daki merkez laboratuvarında yapılan incelemede, Mersin'de 2 Mart'taki baskında ele geçirilen pirinç örneklerinde yüksek oranda GDO tespit edildi.Bu rapor üzerine polis operasyon düzenledi ve üç şirketin yetkililerini göz altına aldı. Şüphelilere, “Biyolojik terör” ve “kaçakçılık” suçlamalarının yöneltildiği öğrenildi. Manisa Tarım İl Müdürlüğü marketlerde satışı yapılan ve soruşturmaya tabii olan üç firmadan biri olan Tat Bakliyat'a ait pirinçten aldığı numuneleri Tarım Bakanlığı'na ait İzmir'deki labaratuvara gönderdi. İncelemelerde market rafında satılan pirincin GDO'lu olduğu ortaya çıktı. Raporda, “Pirinçte GDO tespit edilmiştir” denildi.
Durum şu ki, Mersin'deki operasyondan önce GDO'lu pirinçler çoktan sınırdan içeri sokulmuş ve satışına başlanmış. Bir sorumuzun cevabını aldık. Suçlamaların “Biyolojik terör” ve “kaçakçılık” üzerine olduğunu da öğrenmiş olduk. Ama hala bir takım hususlar cevapsız. Yasal olarak GDO'nun önünde hangi engeller var? Bu soruşturmanın devamı gelebilir mi vs gibi.
Konuyla ilgili olarak Gıda Hareketi Başkanı Kemal Özer'den yorumlarını rica ettik. İşte Özer'in açıklamaları...
- Operasyonun başlamasında Tarım Bakanlığı'nın hiçbir rolü yok. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Emniyet ortaklaşa yürüttü. Tam tersine bazı odaklar konunun üzerini bir süre örtmeye çalıştı. (Arda Akın'ın haberinde geçen şu detayı örnek gösteriyor: "Yasa gereği itiraz sonrası el konulan ürün örnekleri Ankara'da bulunan Gıda ve Tarım Hayvancılık Genel Müdürlüğü'ne bağlı ulusal labaratuvarda yeniden analiz edildi. Ürünler burada temiz çıkınca operasyonu yapan ekipler bu kez yeniden analiz için TUBİTAK'ın kapısını çaldı. Kocaeli'nde bulunan TUBİTAK'a bağlı Marmara Araştırma Merkezi'nde yapılan analizlerde ürünlerin GDO'lu olduğu ortaya çıktı.")
- Soruşturmaya tabii olan firmaların ilk ithalatı değil, bu. Daha önce de 2 kez sevkiyat yapılmış ve Türkiye'ye GDO'lu ürünler sokulmuş (Haberde marketlerden numune olarak alınan pirinçlerin GDO'lu çıktığını hatırlayın). Tarım Bakanlığı ürünlerin GDO içermediğini raporlayarak, girişine izin vermiş. 100.000 ton civarında pirinç 6 aydır raflarımızda bulunuyor. 3. sevkiyatta gelen ihbarlar üzerine Gümrük Bakanlığı müdahil oluyor...
- Afrika ve Çin'in haberlerde özellikle vurgulanmasının sebebi, operasyonun Küresel GDO savaşlarının bir parçası olması. ABD, buralarda üretilen GDO yerine kendi ürünlerinin kullanılmasını istiyor.
- GDO ile ilgili kararları veren Biyogüvenlik Kurulu 6 aydır toplanmıyor. Üyeleri değiştirildi, yeni üyeler bürokrasinin düşük kademelerinden seçildi. GDO'lu hayvan yemleri kesinlikle yasak değil, sadece kurulun iznine tabii. Dolayısıyla kurulun izin verdiği ürünler serbestçe giriş yapabiliyor.
- Vatandaşlarımız GDO'dan uzak durmak istiyorsa şimdilik işlenmiş pirinç almasın.
Bakanlık suç üstü olurken GDO'cular da tutuklandı
KONUYLA İLGİLİ GELİŞME VE VİDEOLAR İÇİN TIKLAYIN
2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.
Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.
Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.
Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.
Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı
Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.
Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.
Yorum Yap
Yorumlar