Yaklaşan Ramazan ayı ile ilgili değerlendirmede bulunan Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer; “Ramazan’dan en az nasipdâr olanlar ne yazık ki Müslümanlardır” dedi.
Ramazan ayının gizli veya açık zamlar, ekmek zammı, gramaj oyunları ve alışverişle gündeme gelmesi utanç verici bir haldir diyen Kemal Özer; “bütün bunlar bu aydan ne az nasiplendiğimizin göstergesi” dedi.
BARİ RAMAZAN'DA FÜCCARLAŞMAYIN
Ramazan ayı maddi ve manevi arınma ayı iken, İslam'ın şiarlarından habersiz olan üretici ve satıcıların birçoğunun daha da füccarlaştığını iddia eden Özer; “oruç tutanların büyük çoğunluğunun ise kilolarını artırdığını belirtti.
Bu noksanlıklar, İslam'ın ve Ramazan ayının değil, İslam'dan bihaberleşen Müslümanların sorunudur diyen Gıda Hareketi Başkanı, satıcılara, tüketicilere, Diyanet'e, Belediyelere, diyetisyenler ve tıp mensuplarına Ramazan'la ilgili çeşitli eleştiri ve çağrılarda bulundu.
DEĞİŞİM DİYANET'TEN BAŞLAMALI
Vaizler kürsüden sonuna kadar açılmış ses sistemi aracılığıyla, avazı çıktığı şekilde bağırarak toplumu azarlıyor. Diyanet mensupları vaazlarda, hutbelerde çoğu kez boş ve günü kurtaran tekrarlar yapıyor. Kendi nefislerinde uygulamadıkları şeyleri aktarıyorlar, bu da kimse de hiçbir tesir yapmıyor diyen Özer, Diyanet yöneticisi ve mensuplarını Ramazan'da topluma örnek olmaya çağırdı.
RAMAZAN FIRSATÇILIK AYI DEĞİL
Ramazan ayında dini duyguları sömüren, bu mübarek ayı çıkarlarına alet edenleri insafa çağıran Gıda Hareketi Başkanı Kemal Özer, “Bari bu ayda kendi ateşinize odun taşımayın. Bu ayın sevabı ne kadar çok ise azabı da o denli çetindir” diyerek Ramazan fırsatçılarını uyardı.
BELEDİYELERİN RAMAZAN ALGISI SORUNLU
Birçok belediyenin Ramazan etkinliklerinin niteliksiz olduğunu belirten Gıda Hareketi Başkanı, “Büyük imkânları olan belediyelerimizin önemli bir kısmı Ramazan'ı çadır kurmak ve halkı eğlendirme olarak algılıyor. Ramazan sadece eğlenme ve karın doyurma ayı değil, tefekkür etme, gönlü ve ruhu besleme ayıdır. Her yıl aynı kişilere aynı şeyleri tekrar ettirmekle etkinlik olamaz. İkram edilen standart menülerin içeriği ne mevsim şartlarına, ne de Ramazan'ın ruhuna uygun değil ne yazık ki” dedi.
RAMAZAN'DAN BİHABER DİYETİSYENLERE İTİBAR ETMEYİN
Diyetisyenliği moda bir iş olarak tanımlayan Gıda Hareketi Başkanı Kemal Özer, ömründe hiç oruç tutmayan biri, oruç hakkında ileri geri konuşuyor. Neredeyse saat başı yemeyi tavsiye etmenin diyetisyenlik sayıldığı bir dönemde, gerçek tıptan, kadim beslenme öğreti ve uygulamalarından habersiz kimselerin yalan-yanlış telkinlerine hiçbir zaman ve özellikle de Ramazan'da itibar edilmemelidir. Bazı sözde doktorlar, insanlara oruç tutmamalarını telkin ediyor. Oysa yeryüzünde az ve öz yiyerek tutulan oruçtan daha değerli bir ilaç yoktur. Kadim tıptan bihaber veya kötü niyetli bazı kimseler oruç tutarak tedavi olabilecek kimseler için bile orucu yasaklıyor” diyor.
BEDENİNİZEDE ZULMETMEYİN
Ramazan'ın çok yeme ayı olmadığını belirten Özer, Oruç tutan kimselere şu tavsiyelerde bulunuyor. “11 ay gerekenden fazla tüketilerek yorulan sindirim sisteminin dinlenme ve rehabilite ayıdır. Sindirim, salgı bezleri, kan dolaşımı, solunum ve sinir sistemi bu ayda dinlenme sürecine girer. Ramazan ayında az yiyerek 11 aydır bedende biriken toksinler atılabilir. Kısaca Ramazan, ruhun arınma, bedenin ise rektifiye ve istirahat ayıdır. Ramazan sonunda bırakınız kilo almayı, zayıflamadan bayrama erişmişsek, Ramazan'dan murat edilen maddi yarardan nasiplenmemiş ve bedenimize zulmetmiş oluruz. Bu nedenle Ramazan'da mutfağınıza giren maddeler çoğalmak şöyle dursun mutlaka yarıya inmelidir. Ramazan'da yemek çeşitlerimiz azalmalıdır. İftar ve sahur sofraları sadeleşmelidir. Mide tıka basa doldurulmamalıdır.
FAKİRLERİN OLMADIĞI ŞATAFATLI SOFRALAR KURMAYIN
Oruç, baharda ağaçların filizlenmesi gibi iyilik filizlerini artırır. Ama ne yazık ki günümüz insanı, duygu filizlerini değil, gösteriş ve tüketim alışkanlıklarını yeşertiyor diyen Kemal Özer; “Ramazan ayının asıl amacı; şatafatlı sofralar, gösteriş, riya, israf, kilolarımıza kilo katmak, ürünleri fahiş fiyata satarak fırsatçılık yapmak, mutfaklara daha fazla gıda sokmak değildir. Ramazan; tefekkür etmek, muhasebe yapmak, arınmak, daha az yiyerek beden temizliği yapmak, daha fazla yardımlaşmak, daha yoğun ibadet, zekât, sadaka, iyilik yapmak, yetimleri daha fazla hatırlamak, yoksulu daha fazla gözetmek, teravih, sahur, iftar, sohbet ve muhabbet demektir. Böyle yaparak ruhu ve bedeni dinlendirmeli” dedi.
İFTAR ETME ŞEKLİNİ DEĞİŞTİRMELİ
Özellikle iftar vakti yaklaştıkça uzun süren bir açlık ve susuzluk nedeniyle bitkinleşen insan, acziyetini görür ve dinginleşir, orucun diğer insanlara karşı üstünlük duygusunu yenmesine neden olur diyen Gıda Hareketi Başkanı Özer, dinginleşen oruçlunun iftarda tıka basa yemesi kötü duyguların yeniden depreşmesine yol açar. İftar sofraları özellikle modern yaşamın dayattığı koşullar nedeniyle bunalan insanlar için bulunmaz bir terapidir. Çok ve yanlış şeyler yiyerek bu nimeti tepmemeli” görüşünde.
Günde 16-17 saat hatta bazı beldelerde daha uzun süre aç susuz bekleyen Müslümanların ezanla birlikte yemeklere abartılı bir şekilde yönelmesinin ciddi riskleri olduğunu belirten Özer, iftarla ilgili hayati uyarılar yapıyor. Hz Peygamber'in “Sizden biriniz orucunu açacağında hurma ile açsın. Çünkü o hurma bereketlidir. Hurma bulamayan su ile iftar etsin çünkü su temizdir.” “Rasülullah akşam namazını kılmadan önce, birkaç yaş hurma ile iftar ederdi. Eğer yaş hurma bulamazsa, birkaç kuru hurma ile orucunu açardı. Şayet kuru hurma da bulamazsa birkaç yudum su içerdi” şeklinde Hadis-i Şerifini hatırlatan Kemal Özer, “Aç bir mideye aralıksız yemek doldurmak mide başta olmak üzere sindirim sisteminde tarifsiz bir ifsat meydana getirir. Bu yüzden bu mevsimde iftarda 6-7 hurma ile bir dilim karpuz yenilip sonra akşam namazı kılınmalıdır.
Bu süreçte kan şekeri dengelenmiş olur. Ana yemekler namazdan 21 dakika süresince aheste aheste yenilmelidir. Namaz sonrasındaki ikinci bölüme ev yapımı ılık bir çorba ile başlayıp sulu yemek, pilav, hoşaf, yoğurt ve/veya ayranla devam etmek gerekir. Üstüne en fazla bir bardak su içip teravihe hazırlanılmalıdır.
Bir güne yakın bir süre aç kalmış mideye çeşit çeşit gıdaları, üstelik farklı ısılarda göndermek, insanın kendine kötülük yapmasından başka bir şey değildir. Bu önerilerin alışkanlıklara ters olduğunu biliyoruz elbette. Ama eski alışkanlıkların doğru olmadığı da gün gibi ortadadır. Teravihe gidilmeyecekse çay, yemekten en az bir saat sonra içilmelidir. Gidilecekse çayın teravih sonrasına bırakılması iyi olur. Teravih sonrasında şekersiz çay ve bol miktarda su içilebilir.
Merhum Mehmet Akif Ersoy, Ramazan'ı şöyle dile getiriyor dizelerinde:
Orucu tut dostum, kendini tutmuş olursun.
Zira oruç tutmak kendini tutmaktır.
Ömrünü Ramazan et dostum.
Ömrü Ramazan olanın, ahreti bayram olur.
2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.
Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.
Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.
Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.
Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı
Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.
Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.
Yorum Yap
Yorumlar