Türkiye'de okul çantaları, kırtasiye ürünleri ve tişörtler hiç denetim görmüyor. Bir yandan kimyasal zehir deposu niteliği taşıyan bu ürünlerin üzerlerine işlenen resim, mesaj ve yazılar kültürel deşenerasyona yol açıyor. Öyle resimler ekleniyor ki bunları görüpte çocukların kötü alışkanlıklara saplanmaması neredeyse imkansız.
Okul çantaları da hayatımızdaki değişimlere ayak uyduruyor. Müzik gruplarından ve modadan güç alan gotik akım hızla gençler ve çocuklar arasında da yayıldı.
Liselere yakın yerlerdeki kırtasiyelere takıldı geçenlerde gözüm. İnsanların en hayat dolu olduğu yıllar sayılan lise dönemi için hazırlanan çantalar oldukça iç karartıcıydı diyebilirim. Ve maalesef bu sadece birkaç yerle sınırlı da değildi. Belli ki bu korku filminden fırlamışçasına desenler bu zamanların yeni favorilerinden. Bu tuhaf ölüm ve korku temalı çizimler ve desenler eskiden de vardı. Fakat genellikle daha marjinal bir kitlenin takibindeydi ve belli başlı pasajlarla sınırlıydı. Moda dünyasında punk kültürü ve gotik temalar son yıllarda yüceltildikçe belli ki kuru kafalı, ölüm temalı desenler ara sokaklara kadar inmiş. Dahası oldukça da normalleşmiş durumda. Gençler farkında değil ama bu temanın kullanılma sebeplerinin başında intiharı yüceltme var. Bunu genç yaşta ölen punk ve rock solistlere dayandırıyorlar. Gençler hem bu şarkıları ezberliyor hem de intihar fetişizmine yeni üyeler kazandırmayı başarıyor. Yansımaları ise şarkılarla kalmıyor kıyafetler de bu karanlık dünyanın bir parçası haline geliyor. Kırtasiyelerde sırt çantaları adeta kapkara bir duvarı andırıyor. Bütün çantalara bakmaya korkarsınız emin olun. O derece iç karartıcı ve vahşi. Bu noktada anne-babaların daha bilinçli olmasını tavsiye edebiliriz.
Artık klasik ve kullanışlı
Bu yıl lüks moda evlerinin tasarımcıları sırt çantalarına merak saldı. Marc Jacobs'tan Saint Laurent'e birçok moda tasarımcısı ve markada sırt çantası yeniden hayat buldu. Aslında hayat tarzımızın bir yansıması bu gelişmeler. Çünkü insanlar artık daha mobil ve şehir daha fazla zaman çalıyor. İhtiyacımız olanları sırtımızda taşımak ise kolaylık sağlıyor. Eskiden mecburen elimizde ayrı çantalarla taşınıyorduk oradan oraya. Şimdi tek bir çanta işimizi görüyor. Peki, kim nerede ve nasıl kullanıyor bu çantaları?
Ofisler okullardan rol çalıyor:Teknoloji hayatımızın ayrılmaz bir parçası oldu. Hem ofis malzemelerini hem günlük ihtiyaçları hem de elektronik aletlerimizi sığdırabildiğimiz sırt çantaları artık kol çantaları kadar şık. Dahası eskiden ofis kıyafetleri ile alakasız duran sırt çantaları artık daha klasik çizgilerle tasarlanıyor, deri ve saten gibi materyallerle yapılıyor. Ayrıca klasik kol çantalarında görmeye alıştığımız tasarımcı ve marka imzaları artık bu sırt çantalarında da var.
Annelerin tercihi
Bebekleri doğduktan sonra annelerin havalı çantaları bir süreliğine rafa kalkar. Özellikle çocukları ile dışarı çıktıklarında... Genellikle anne ve bebek alışverişi yapılan noktalarda anneler için küçük valiz gibi ve oldukça biçimsiz kol çantaları vardır. Nedense hiç sevemediğim o çantalardan kurtulmak için en güzel çözüm sırt çantalarıdır. Üstelik bu kadar şık sırt çantaları vitrinlere çıkmışken... Ben bir spor mağazadan sırt çantası alarak çok büyük bir konfor sağladım. Zira hem çocuğunuzu rahatça kucağınıza alıyorsunuz hem de onun bütün ihtiyaçlarını kendi eşyalarınızla birlikte tek bir çantaya sığdırabiliyorsunuz.
Mini seyahatler: Artık dünya cidden küçük bir köy. İnsanlar farklı ülkelerde çalışıp farklı ülkelerde yaşayabiliyor. Çok uzak olmayan ülkelere günübirlik gidip geliyor. Ülke içinde de durum çok farklı değil, uçak hayatımızda cep telefonu gibi yer etti. Valiz bekleme sorununu aşmak ve gerekli olan her şeyinizi de bir çantaya sığdırmak için sırt çantasından iyisi yok. Son olarak birkaç günlük bir şehir dışı seyahati için eşim ve bana iki sırt çantası yetti ve arttı bile. Açıkçası bu konuda yalnız da değildik. Birçok insan sadece sırt çantasıyla gelmişti uçağa. Belli ki hızlı hayat kültürü sırt çantalarını eksik etmeyecek sırtımızdan. (Zaman)
2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.
Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.
Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.
Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.
Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı
Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.
Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.
Yorum Yap
Yorumlar