Teknoloji alzheimer hastalığında artışa neden oldu

nöroloji uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, tüm dünyada 20 milyon kişinin alzheimer nedeniyle kronik unutkanlık yaşadığını, Türkiye'de de 300 bin alzheimer hastası bulunduğunu belirtti.

Teknoloji alzheimer hastalığında artışa neden oldu

AA muhabirine konuya ilişkin açıklama yapan Yavuz, günlük yaşamın koşuşturmacası, internet, yeteri kadar kitap okumamak gibi bir sürü nedenden kaynaklanan unutkanlığın pek çok kişinin yaşadığı bir sorun olduğunu, teknoloji sayesinde bilgiye kolayca ulaşabilmenin rahatlığın da zihni tembelleştirerek unutkanlığı daha da artırdığını aktardı.

Unutkanlığa karşı beyni, kelimenin tam anlamıyla çalıştırmak, yormak gerektiğini vurgulayan Yavuz, ''Tüm dünyada 20 milyon kişi, alzheimer hastalığı nedeniyle kronik bir unutkanlık yaşıyor. Türkiye'de de yaklaşık 300 bin alzheimer hastası bulunuyor. Hastalık, sadece hatırlama güçlüğüne sebep olmakla kalmıyor, kişiyi zihinsel karmaşaya sürüklüyor, günlük yaşamını her zamanki gibi idame ettirmesini engelliyor'' diye konuştu.

Alzheimer hastalığında, unutkanlık ile ortaya çıkan hafıza ve bellek fonksiyonlarında başlayan dejenerasyonun, zamanla diğer beyin fonksiyonlarına da sıçrayarak, başta konuşma ve yürüme olmak üzere tüm kişisel ve sosyal faaliyetleri tedrici olarak bozabildiğini belirten Yavuz, bu hastalığın zaman içinde hastanın aile yakınlarının destek ve bakımına ihtiyaç duyduğu ilerleyici, düşkünleştirici bir beyin hastalığı olduğunu kaydetti.

Teknoloji hafıza düşmanı

Alzheimer hastalığının, günümüzde tıp dünyasının en çok bütçe ayırdığı ve üzerinde en çok uğraş verdiği hastalıkların başında geldiğini belirten Dr. Yavuz, sadece ABD'de her yıl 100 milyar dolar civarında bütçenin alzheimer ve tedavisi için harcandığına dikkat çekiyor. Nöroloji uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, ''Sağlık alanındaki gelişmelerle birlikte ortalama insan ömrünün uzaması yanında, teknolojinin gelişimi ile beraber dev bir problem şeklinde ortaya çıkan elektromanyetik kirlilik de alzheimer hastalığını tetiklemektedir'' dedi.

Yavuz, şöyle devam etti:

''Dünyamız gittikçe şehirleşmekte ve kırsal nüfus gittikçe azalmaktadır. Elektromanyetik kirlilik ise şehirlerde ve büyük metropollerde had safhadadır. Maalesef gelişen teknoloji ile paralel olarak elektromanyetik yoğunluk ta artmaktadır. Özellikle çarpık ve yoğun yapılanmanın olduğuİstanbulgibi şehirlerde tehlike daha da büyüktür.Cep telefonusinyalleri, TV ve radyo, telsiz dalgaları, kablosuzinternetve telefon ortamları, yüksek gerilim hatları ve elektronikcihazlar tehlikeli elektromanyetik kirliliğe neden olmakta bu ise beynimizin her taraftan elektromanyetik saldırılara maruz kalmasına neden olmaktadır.''

''Kahve ve çay alzheimer oluşma riskini yüzde 50 oranında azaltıyor''

Uzman doktor Yavuz, bilim adamlarının kahve-çay ve alzheimera ilişkin çalışmasına değinerek, İsveç ve Finli nörologların, 10 yıl boyunca 1400 hasta üzerinde yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Yavuz, şunları ifade etti:

''İsveçli ve Finli nörologların, 10 yıl süren çalışmalar sonucunda, kahve içmenin, çağın hastalığı alzheimerın oluşma riskini yarı yarıya azalttığını buldular. 1400 gönüllü hasta üzerinde yaptıkları çalışmalar sonucu günde 3 ila 5 fincan kahve içenlerde, içmeyenlere göre yüzde 50 oranında alzheimer oluşma riskinin azaldığının belirlendi.

Kahvenin içerdiği kafein maddesinin, alzheimer oluşumunda rol oynayan beta amiloid birikimini önemli ölçüde azalttığı ve böylece alzheimer gelişmesini önlediği tahmin ediliyor.''

Dr. Yavuz, daha önceki yıllarda birçok bilimsel makalede yer alan fareler üzerinde yapılan çalışmalarda da farelere içirilen kahvenin, beyinde alzheimera neden olan beta amiloid birikimini önlediğinin tespit edildiğini hatırlattı.

Birçok araştırmacının ortak fikri olarak kahvenin, sinir sistemini koruyucu bir özelliğe sahip olduğunun bilindiğini vurgulayan Yavuz, kahvenin içinde çok miktarda barındırdığı kafeinin, sinir sisteminin düzenleyici bir uyaranı olduğunu belirterek, ''Unutkanlığı toparlayıcı, ayrıca hafıza ve önbellek fonksiyonları üzerinde olumlu etkileri biliniyor. Yani, asırlardan beri birçok insanın, zinde ve uyanık kalmak için her gün kahve içmesi boşuna değil. Kahvenin aynı zamanda diyabet hastalığı, parkinson ve karaciğer hastalıkları üzerinde de koruyucu rol oynadığı iddia ediliyor'' diye konuştu.

''Alzheimer hastalarında kahve ve çay tüketimi fakir''

Nöroloji uzmanı Yavuz, 2 fincan kahvenin, ihtiva ettiği kafein bakımından, yaklaşık 10 fincan çaya eş değer olduğunu, çay ve alzheimer ilişkisine yönelik bir çalışma bulunmamasına rağmen kahve gibi çayın da hafıza fonksiyonları üzerinde olumlu etkiler gösterdiği söylenebileceğini vurguladı.

Yavuz, ''Kendi klinik gözlemlerime dayanarak, alzheimer tanısı almış hastalarda, oldukça zayıf çay ve kahve tüketimi izlenimi ediniyoruz. Dolayısıyla her ne kadar bilimsel kesin bir veri olmamakla beraber, çayın da alzheimer hastalığında koruyucu rol oynadığını söyleyebiliriz'' diye konuştu.

Yeşil çay da faydalı

Yeşil çayın da barındırdığı antioksidanlar ve flavnoid maddesi ile alzheimer hastalığına neden olan beta amiloid birikimini azalttığını kaydeden Dr. Yavuz, ''Bilinen en iyi ve etkili antioksidanlardan biri olan EGCG (epigallocatechin-3-gallate) yeşil çay içinde bolca bulunmaktadır. EGCG'nin ise unutkanlığa neden olan beta amiloid birikimini önleyici etkisi mevcuttur'' dedi.

Nöroloji uzmanı Yavuz, sözlerini şöyle tamamladı:

''Gerek siyah, gerekse de yeşil çay, alzheimer hastalığında rol oynayan asetilkolinesteraz enziminin aktivitesini yok etmektedir. Halbuki kahvenin bu enzim üzerinde bir etkisi yoktur. Şu an günümüzde tek tedavi girişimi, ilaçlarla asetilkolinesteraz enzimini yok etme amacına yöneliktir. Maalesef beyinde ki amiloid madde birikimini önleyen kesin birilaçhenüz keşfedilmemiştir. Hülasa olarak, alzheimer hastalığı üzerinde aynı kahve gibi koruyucu ve önleyici bir etki gösterdiğini düşündüğümüz geleneksel çayımızla alakalı olarak uzun vadeli bilimsel araştırmaların yapılmasına ihtiyaç vardır. Ancak çayın da alzheimer hastalığından koruması kuvvetle muhtemeldir.''

AA

Yorum Yap

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı!
CHP'den eksik ama doğru tohum hamlesi

CHP'den eksik ama doğru tohum hamlesi

2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.

Bayer insanlığı kanser yaptığını kabul etti

Bayer insanlığı kanser yaptığını kabul etti

Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.

GDO'lu tohum yok cümleleri yalanmış, işte gerçekler

GDO'lu tohum yok cümleleri yalanmış, işte gerçekler

Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.

Meyve ve sebzelerdeki büyüme hormonuna dikkat

Meyve ve sebzelerdeki büyüme hormonuna dikkat

Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.

Şeker ve şekerli içecekler kanser riskini artırıyor

Şeker ve şekerli içecekler kanser riskini artırıyor

Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.

Gerçekler er geç ortaya çıkar: İşte ilginç bir araştırma

Gerçekler er geç ortaya çıkar: İşte ilginç bir araştırma

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı

'Aflatoksin içermeyen süt bulamadım'

'Aflatoksin içermeyen süt bulamadım'

Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.

Yerli sığır ırklarımız ve sağlıklı süt

Yerli sığır ırklarımız ve sağlıklı süt

Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.

Gıda Hareketi bir kez daha haklı çıktı

Gıda Hareketi bir kez daha haklı çıktı

Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.