İngiliz araştırma şirketi Oxitec, genetiği değiştirilmiş sivrisinekleri Cayman adalarında doğaya saldıklarını belirtti. Böylece, ilk defa genetiği değiştirilmiş sivrisinek topluluğu, doğada yerini aldı.
İngiliz araştırma şirketi Oxitec, genetiği değiştirilmiş sivrisinekleri Cayman adalarında doğaya saldıklarını belirtti. Böylece, ilk defa genetiği değiştirilmiş sivrisinek topluluğu, doğada yerini aldı. Araştırma şirketi, bu transgenik sinek salınımı ile bu adalardaki ciddi bir salgın olan dang hastalığını durdurmak istiyor.
Bu salınımın, uzun dönemdeki etkileri, araştırmacılar arasında gittikçe büyüyen bir tartışma oluştursa da, yakın dönemdeki etkileri umut vadediyor.
Dang hastalığı, insanlara sadece dişi sinekler tarafından bulaştığı için, gerçekleştirilen çalışmada da bu dişi sineklere karşı bir yöntem geliştirilmiş. İngiliz biyologların tasarladığı erkek sineklerin üreme yetenekleri silinmiş ve doğaya salınmış.
2010 yılının Mayıs ayından Ekim ayına kadar, haftada üç defa gerçeleşen salım işlemi, 180.000 m2′lik alanda (yaklaşık 30 futbol sahası) uygulanmış. Firmanın genetik olarak tasarladığı sinekler, kısır olmalarından dolayı, doğadaki diğer sinekler ile çiftleştiğinde yavru oluşturamayacağı; böylece alandaki sinek popülasyonunu düşüre geçireceği öngörülerek, doğaya salınmış.
Ağustos itibariyle eldeki verilere bakıldığında, tahminlerin de tuttuğu görülüyor. Raporlar, sinek popülasyonunun %80 düştüğünü ve daha az dang hastalık vakası oluştuğunu gösteriyor.
Ancak, birçok araştırmacı ve doğasever sivrisinek popülasyonunun bu tür bir yapay müdahale ile sonlandırılmasının, bu türe bağlı olan diğer hayvanları da etkileyeceğini belirterek tepki gösteriyor. Oxitec firması, bu görüşlere karşın, eklenilen “kısırlaştırma” geninin yavrulara ve diğer nesillere geçemeyeceğini, bu yüzden sivrisinek popülasyonunun sadece geçici olarak düşeceğini belirtiyor. Oxitec'e göre, yapılan işlem, sadece bu hastalığın tedavisine karşı zaman kazanmak için uygulanıyor.
Öte yandan, yapılan uygulamanın oldukça yararlı olduğunu düşünen araştırmacılar da bulunuyor. Bu araştırmacılara göre, kısırlaştırma işlemi, ilaçlama sırasında kullanılan kimyasal toksinlerle kıyaslandığında daha az zarar veriyor. Aynı zamanda, bu yöntem, ilaçlamaya dirençli olan sivrisinek türleri üzerinde de etkili olabilir. Özellikle, sarı humma ve sıtma salgınlarının gözlendiği bölgelerde, genetik yöntemlerle kısırlaştırma, büyük yararlar sağlayabilir, gerekli aşı ve tedaviler bulunana kadar zaman kazandırabilir.
Günümüzde, her yıl 700 milyon kişi, sivrisineklerin taşıdığı hastalıklarla tanışıyor. Bu kişilerin 2 milyonu her yıl bu sebeple hayatını kaybediyor. Bu ciddi kayıplar, lazer teknolojilerinden kimyasal toksinlere kadar birçok yöntemi sivrisineklere karşı kullanıyor. Doğaya transgenik hayvanların salınması da, bu yöntemler arasında, artık oldukça radikal bir yer edinmiş durumda.
2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.
Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.
Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.
Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.
Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı
Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.
Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.
Yorum Yap
Yorumlar