Danimarka’da liseli öğrenciler oldukça basit bir düzenek kurarak elektromanyetiğin canlılar üzerindeki etkilerini deneysel olarak gösterip gösteremeyeceklerini merak etmişler. İşte neticeleri…
Üç beş tane lise öğrencisi çıkmış, bir deney yapmışlar. Otursanıza oturduğunuz yerde, değil mi? Yok işte.
Nerede bizim hyperaktif ama hypoetken gençliğimiz. Git sanal ortamda sanal sanal banal banal takıl. Yok! Daha fazla sizi bekletmeden konuyu anlatalım.
Bu liseli öğrenciler oldukça basit bir düzenek kurarak elektromanyetiğin canlılar üzerindeki etkilerini deneysel olarak gösterip gösteremeyeceklerini merak etmişler. Merak!!? da neyin nesi!
İyice sinirlenmeden devam edelim.
Deney şu şekilde kurgulanıyor: Elektromanyetik dalga girmeyen bir odaya tere tohumları çimlenebilecek bir ortamda bırakılıyor.
İkinci bir odaya da aynı şekilde tere tohumları bırakılıyor ama bu tohumların yakınına WiFi (kablosuz Internet) modemi çalışır halde yerleştiriliyor.
Oniki gün sonra:
Bu Danimarkalıları dövmek lazım. Hem de evire çevire. Gerçekten de bu insanlar eski ataları Vikinglerin bütün aymazlığını, sınır tanımazlığı ve fütursuzluğu göstermeye devam ediyorlar. İnsan ister istemez sinirleniyor.
İsveç Karolinska Enstitüsü profesörlerinden Olle Johansson da bu deneyi çok beğenmiş ve ülkesinde ve Belçika'da tekrar etmeyi planlıyormuş.
Artık ne diyeyim bilmiyorum. Koca profesör sen git çoluk çocukla deney yap...
BTK'ya duyurulur, lütfen bu profesörü ülkemize davet edip nazikçe bir uyaralım. Gerekirse kafasına Narda 300 ile vurun, aklı başına gelsin!
Şaka bir yana Fatih Sultan Mehmet Constantinople'u aldığında kaç yaşındaydı...
Bu kadar basit bir düzenekle bu kadar güzel bir sonuç alan bu gençleri gönülden tebrik etmek lazım.
Bu deneyi iki sene evvel başka bir şekilde yapılması için bir lisemize önermiştik (ama yapmadılar).
Şimdi genele aynı deney düzeneğini anlatalım, ilk yapıp sonuçları alan kardeşlerimiz bizi de referans gösterirlerse mutlu oluruz.
Deney
Bir elektromanyetik cibinlik ile eşit güneş alan bir odada ortam hazırlanır. Aynı cins tohumlarda (artık ne seçerseniz) veya aynı boyda çiçeklerden 3'er set ve 3 tane de aynı set için toplam 9 adet deney ortamı oluşturulur.
Birinci sete çeşme suyu, ikinci sete aktif WiFi modemi yanında bekletilmiş çeşme suyu ve üçüncü sete de aktif telsiz telefon yanında bekletilmiş çeşme suyu ile sulama yapılır.
Deneyin başlamasından en az 48 saat evvel sular WiFi ve DECT telefonun yanına konulmuş olmalıdır. Çeşme suyu da bir başka elektromanyetik cibinlik altında bekletilmelidir. 2 hafta sonra sulama sonuçlarına göre büyüme oranları veya sağlıklılık gözlemlenir.
İlk suların kaynağı hep aynı olduğunda farklılık dozlama olup olmaması ile ortaya çıkacaktır. Haydi bakalım ilk kim yapacak... Hypergirişken hypoalıngan bir gençlik varsa gelsin...
Yardım da ederiz.
Not: Bu deneyin bir başka türünü ise direkt saksıları DECT'in ve WiFi modeminin yanına koyup yapabilirsiniz ama üç ortamın birbirinden izoleli ama ışıklanmalarının çok yakın olmasına bilimsellik adına lütfen dikkat edin.
Elektromanyetik radyasyondan korunma konusunda yanıltıcı, yanlış veya kötü niyetli yaklaşımlar hakkında önemli uyarılar!
Sizleri Elektromanyetik (EM) radyasyondan korunma konusunda internet üzerinde gördüğümüz yanıltıcı, yanlış veya kötü niyetli yaklaşımlar hakkında uyarmak istedik:
1. MRET saçmalığı: Bir varmış bir yokmuş, bir polymer varmış, kötü dalgayı alır iyi dalga yapar ve sizin etkilenmenizi engellermiş. İki metal parça arası ZRV technologies tarafında bulunan bir mm kalınlığındaki polymere ne para verseniz akla zarar, tabii aklı olanlara. Bu malzemeler hakkında elektromanyetik alan şiddeti azalttığına dair tek bir bulgu yoktur. Bilimselmiş gibi sunulan tek makale de bir soytarılık olup bazı telefonlarda sözde etkisinin ters (azaltmıyor arttırıyor) yönde olduğu nedense bahsedilmemektedir. Merak eden makaleyi bulsun okusun. Biz uyardık!
2. Kumaşlarda nano teknoloji iddiası: Milletimizin teknolojiyi anlamadan hemen kullanma hastalığını doğru tespit eden pazarlama sihirbazları bu kelimeyi kullanarak halkımıza aldığı ürünün verdiği paraya değeceği hissini yaratmaya çalışmaktadırlar. Oysa EM Koruma işinde electro spinning, electroless plating, electro plating gibi teknolojiler kullanılmaktadır. Nano teknoloji sayılabilecek sputtering ile yapılan kumaş kaplamaları ise genel olarak başarısızdır. Yani "Ben de EM koruma sağlayan nanoteknolojik dokuma veya kumaş var." diyen ya yalancıdır ya da başarısız. Siz hangisi olduğunu bulmaya meraklıysanız tutmayalım!
3. Manyetik Koruma: Elektromanyetik radyasyon ile manyetik alan aynı şey değildir. Manyetik alandan ancak meta materyaller kullanarak korunabilirsiniz. Bunun dışında manyetik koruma olası değildir. Gerekli midir? O da ayrı konu. Ama kumaş veya boya ile manyetik koruma sağladığını iddia edenlere bir sorun. Ne dediklerini kulakları duyuyor mu? Cehaletlerine verelim bu seferlik. Cahillerle bizim işimiz olmaz. Ya sizin?
4. Bağımsız Abidik Gubidik Enstitü Raporları: Bunu gördüğünüz yerden kaçın... Hem de acilen ve arkanıza bile bakmadan. Elektromanyetik radyasyon kalkanlama değerleri MIL-STD 285 ve MIL-STD 299'a göre ölçülür. Bunun dışında standardlar olsa da bunlar işin esasını oluşturur. Bağımsız Abidik Gubidik Enstitü raporlarına değil, standardı belli mühendislik ölçümlerine bakın. Bağımsız kelimesi sizi aldatmasın. Burada bütün tedarikçiler bu standardlara bağlıdır, bağımlıdır. Tabi masal satmıyorlarsa.
5. Dinlemeye Son Kılıfları: Bu pazarlama konusundaki en yaratıcı slogan olarak listeme ikinci sıradan giriyor. Üzücü olan TBMM ve milletvekillerimizin de bu soytarılığa alet edilmiş olması. Telefonun sistem ile ilişiğinin kesilmesi sizin dinlenmenizi elbette keser demek isterdik, ama diyemiyoruz. Akıllı telefonların şu anki devasa boyutlu hafıza kartları ile sizi günlerce dinleyip daha sonra Internet bağlantısı bulur bulmaz sizi dinlemek isteyen kişiye yollaması mümkün, kılıf içerisinde olması buna engel değildir. Haydi bu tip bir yazılımın telefonunuza sızdırılması küçük ihtimal diyelim. Ama telefonunuzu bu kılıfa sokarsanız öncelikle sistem ile haberleşmesi kesileceğinden habire şebeke aramaya başlayacaktır. Bu da pilinin daha çabuk bitmesi anlamına geliyor. Bu kadar kasacağınıza telefonu ya kapatın ya da uçuş moduna alın. Bu iş bu kadar...
6. Yapıştır unut bandları: İşte benim favorim. Bu ürünler ile ilgili tek bir SAR azaltma etkisi ispatlanamaz. Kısaca özetlersek telefonlar her yöne yayın yaparlar. Yarım-Dipol antenden yarım küre kafanıza yarım küre dış kısma yayılır. Bu yapıştır-unut bandını pilin üzerine yapıştırdığınızda eğer ki "emme" etkisi olursa bu durumda telefon baz istasyonu ile rahat haberleşemeyeceği için gücünü arttırmak zorunda kalacaktır. Yani etkisi negatiftir. Eğer ki o yönde emmeyip kafanıza giden dalgaları emip azaltıyorsa zaten böyle bir malzemeyi bulana Nobel ödülü verirler. Nobeli olmayan ama bunu yapıştır-unut bandını size satanlara ise dolandırıcılık Nobeli verilebilir. Siz bu ürünleri bu kısmı okuduktan sonra satın alırsanız hangi Nobel ödülünü kazanırsınız?
Sosyal sorumluluğumuzun gereği olarak üstteki konularda tecrübe, birikim ve profesyonellik çerçevesinde siz halkımızı uyardık. Firma ismi vermekten özellikle kaçınarak karanlıkla sadece aydınlık oluşturularak savaşılması gerektiği ilkesine uyduk. Yukarıda yazanlar ile ilgili bir itirazınız veya farklı bir iddianız varsa lütfen bize ulaşın, biz de bize sunacağınız bilimsel veriler çerçevesinde değiştirmeyi değerlendiririz.
İyibilgi.com
2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.
Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.
Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.
Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.
Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı
Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.
Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.
Yorum Yap
Yorumlar