Denizleri karaya katmak, karalardan deniz geçirmek cüreti, Kâbe yanıbaşında uluslararası zincir otellere yer açmak için dağları traşlayan Suûdî tavrına ne kadar da benzemektedir?
"Denizler kaybettiği yerleri deprem ile tekrar geri almıştı..."
Coğrafyayı değiştirmeye kadar uzandı eli.
Cesur, pervasız ve doyumsuz.
Belli ki tevâzu onu terketmiş.
Yetinmiyor, kanaat etmiyor, rıza göstermiyor.
Hep daha büyük, daha fazla, daha çokun peşinde.
Evet evet modern insandan bahsediyorum, anlamışsınızdır.
***
Kanalın kendisi ve getirisi çok olursa eğer, Sinop'tan Anamur'a uzanan yeni bir kanal projesi bekleyedurun.
Kanalın daha uzunu, büyüme rakamlarını çok daha yükseklere taşır zîra.
"Çoğaltma yarışı (tekasür) kabirlere girinceye kadar sizi oyaladı durdu." (Kur'an, 102/1-2)
***
Türkiye derin bir sessizlik içinde.
Bu teşebbüsü nasıl okuyacağına ve nasıl okuması gerektiğine karar veremedi.
Denizleri karaya katmak, karalardan deniz geçirmek cüreti, Kâbe yanıbaşında uluslararası zincir otellere yer açmak için dağları traşlayan Suûdî tavrına ne kadar da benzemektedir?
***
İnsanoğlunun tabiata böyle bir müdahale hakkı var mıdır? Varsa bunun sınırı nerede başlar ve nerede biter? Denizleri doldurmak, karaları boşaltmak da bu sınırlar içinde midir? Sözgelimi İstanbul nüfusu 30 milyona dayandığında "-artık yer kalmadı, kuzey ormanları da bitti, yeni inşaatlar için Marmara denizini doldurmamız gerekiyor." denirse ne yapacağız?
Sakın rasyonel akıl "- dünyanın gerçeği bu" diyerek herşeyi mübâh, herşeyi meşrû gösteriyor olmasın.
***
İnsan, toprağın mülkiyetini kendine ait görmenin yanılgısından bir türlü kurtulamıyor ve arzı keyfemâyeşâu kullanmakta hiç bir sakınca görmüyor.
Oysa dünya; yaşamı diğer canlılarla birlikte paylaşmak üzere insana emanet edilmemiş miydi?
İnsan türü son üçyüz senede yüzbinlerce bitki, onbinlerce hayvan türünü yoketti. Şimdi de kanal boyunca yaşayan milyonlarca sayıda karınca, arı, solucan ve böcek yok edilecek, ekosistem ağır bir darbe daha alacak. Ahirette sorgu meleklerine "buna mecburduk efendim" cevabı insanı kurtarır mı? Şüphem var.
Artık kanaldan sonra Batılılara kızma hakkını da kaybedeceğiz, zîra aramızda bir fark kalmayacak.
***
Evlerinde bir oda duvarını yıkıp diğer odayı genişletmek için aile fertleri bile kendi aralarında defalarca konuşup tartışırlarken, sizler böylesine büyük bir proje için niçin halkınızla istişare etmiyorsunuz?
Üniversite, Enstitü, Stk, Parti, Meslek Odaları gibi kurumlardan niçin görüş ve rapor almıyorsunuz?
Aldık diyorsanız sonuçları niçin halkınızla paylaşmıyorsunuz?
Sahi şeffaf olmak vaadleriniz arasında yok muydu?
Yoksa hiç kimsenin fikrine ihtiyacımız yok mu diyorsunuz?
***
Denizler kaybettiği yerleri deprem ile tekrar geri almıştı. Toprak da bir gün celâllenip kaybettiği yerleri tekrar geri almaya kalkarsa ne yaparız hiç düşündünüz mü?
İyibilgi
2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.
Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.
Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.
Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.
Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı
Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.
Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.
Yorum Yap
Yorumlar