Yeşiller Partisi, Tarım Çalışma Grubu aracılığıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi‘ne GDO konusunda bir soru önergesi verdi.
İstanbul milletvekili Sabahat Tuncel aracılığı ile 19.10.2011 tarihinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker' e yazılı olarak verilen ve yazılı yanıt istenen soru önergesinin içeriği şu şekilde:
“Biyogüvenlik Kurulu, GDO'lu 10 mısır çeşidinin daha yem amaçlı kullanılmak üzere ithal edilmesiyle ilgili olarak hazırlanan bilimsel risk ve sosyo-ekonomik değerlendirme raporlarını http://www.tbbdm.gov.tr/ internet adresi üzerinden halkın görüşüne açtı. Ancak internet sitesinin çalışılmadığı görülmüştür. Ayrıca Biyogüvenlik Kurulu sosyo-ekonomik değerlendirme komitesinde etkin karar alınması gerekmesine rağmen, raporlardan anlaşıldığı üzere hep bir üyenin itiraz, sekiz üyenin kabul oyu verdiği; bu oranın hiçbir üründe değişmediği, her ürün için hazırlanan iki rapor olduğu ve hiçbir raporun karar kısmının birbirinden farklı olmadığı, bu birbirinin aynısı hazırlanmış raporların, virgülüne kadar aynı olduğu hatta aynı imla hatalarına sahip oldukları ve , Komitenin on bir kişi yerine hep dokuz kişiyle toplandığı anlaşılmaktadır.
Bilimsel komitenin, “oran konulmaksızın GDO içeren tüm ürünlerin etiketlenmesi, bu ürünlerle beslenen hayvanların ürünlerinin etiketinde GD yemle beslendiği ibaresinin bulunması” beyanına rağmen raflardaki ürünlerde GDO'lu olduklarına dair hiçbir beyan ya da etiket olmadığı görülmüştür. Diğer yandan Raporlarda “GDO DNA`ların memelilerin sindirim sisteminde sindirilemediği ve hücrelere kadar taşınabildiği, market sütlerinde GDO yemlere ait DNA`ya rastlandığı, hamile olmayan ve hamile olan kadınlar ile karnındaki bebeklerinde haşereye direnç sağlayan toksine rastlanıldığı, bu toksini içeren mısır ile beslenen sıçanlarda karaciğer ve böbrek rahatsızlıklarının görüldüğü ve farelerde kısırlığa yol açtığı, herbisite direnç geni aktarılan bitkilere kullanılan tarım ilacının kullanımı sonrasında bitkilerde ilaç kalıntısı bıraktığından insan sağlığı açısından durumun yeniden değerlendirilmesi gerektiği, bu geni taşıyan soya ve mısırla beslenen hayvanların et ve ürünlerinde kalıntı yaptığı, insan hücre hatlarında yapılan bir çalışmada glifosinat herbisitinin hücrelerde toksik etki yaptığının görüldüğü” beyanı olmasına rağmen GDO' lu gıdalar hali hazırda nasıl ithal edildiği ve hangi gıda güvenliği çerçevesinde ele alındığı anlaşılmamaktadır.
1. Söz konusu web sitesi neden çalışmamaktadır?
2. Bakanlığınız Biyogüvenlik Kurulu sosyo-ekonomik değerlendirme komitesinin yukarıda bahsedildiği şekilde çalıştığını bilmekte midir? Kurulun çalışma sisteminin etkinleştirilmesi için hangi önlemler planlanmaktadır?
3. Yem ve gıda amaçlı ithal edilen GDO'lu tohumların, piyasaya sunulmasından sonra tohum olarak kullanılmasını engellenmesi ile ilgili planlar, yaptırımlar ve denetimlerinden hangi kurumların ne şekilde sorumlu olacağı konusundaki ayrıntılar nelerdir?
4. Raporlarda GDO'lu gıdaların canlılara olan olumsuz etkileri ortaya konulurken GDO'lu gıdalar hali hazırda nasıl ithal edilebilmektedir? Hükümetiniz için halkın sağlığının korunması önemli değil midir?
5. Bilimsel komitenin beyanına rağmen niçin hala raflarda satılan tek bir üründe bile GDO'ya dair oran bilgisi ve etiket yoktur?
6. Raporlarda yer alan “GD ürünlerin kaza ile ve/veya sabotajla büyük ölçekte çevreye yayılması durumlarında alınacak hızlı ve kapsamlı önlemlerin Ulusal Afet Planlarıyla ilişkilendirilerek değerlendirilmesi ve planlanması” önerisi konusu ile ilgili etki ve risk analizleri, en kötü durum senaryoları ve bunlara dayanılarak oluşturulan önlem planları, planlanan tatbikatlar ve yaptırımlar ile ilgili ayrıntılar nelerdir?”
Soru önergesinin aslının taranmışını aşağıdaki TBMM web site adresinden görebilir ve takip edebilirsiniz.
Bu linkten takip edilebilir
(Yeşiller Partisi)
2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.
Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.
Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.
Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.
Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı
Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.
Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.
Yorum Yap
Yorumlar