Kokopelli’nin Avrupa Birliği Adalet Divanı’nda devam eden davası zafere gidiyor! Avrupa Birliği Adalet Divanı’nda Kokopelli dosyasından sorumlu hukuk sözcüsü, 19 Ocak’ta kamuoyuna Kokopelli’yi tamamen haklı çıkaran hükümlerini duyurdu!
Kokopelli Birliği'nin Avukatı Blanche MAGARINOS-REY / Tercüme: Zeynep Bilgi Buluş
Esas olarak, hakim Resmi Katalogda kaydı olmayan bir çeşide ait tohumların ticareti yasağının geçersizliğine –ki Avrupa hukuku ve Fransız yasaları tarafından getirilen bu yasak ile, oranlılık ilkesinin, girişim özgürlüğünün, malların özgür dolaşımı ve dolayısıyla ayrımcılık yapılmaması ilkesinin ihlal ediliyor olduğuna- hükmetti. Böylece, Kokopelli'nin gerekçelerinin tamamına yakını kabul görmüş oldu.
Kokopelli'nin pek çok karşıtının (Avrupa Komisyonu, Avrupa Birliği Konseyi, Fransa Cumhuriyeti, İspanya Krallığı ve Grain Baumaux firmasının) ileri sürdüğünün askine, tohumların resmi kataloğa dahil olmasına ilişkin kuralların, 'bitkinin sağlığı ile hiç bir ilgisinin olmadığı' ve 'ekim yapacakları çeşitlerin kararının çiftçilere ait olduğu', ayrıca bu yasanın tüketicinin seçimini aşırı derecede sınırladığı yönündeki kanaatleri doğruladığınıbelirten Dava sözcusu yargıc; "Tüketicinin, kataloga girme şartlarını karşılamayan çeşitlerden elde edilmiş gıda veya diğer ürünlere erişimi olmadığı gibi, bu çeşitleri kendi bahçelerinde yetiştirme olanakları da yoktur” dedi.
Çiftçilerin katalog çeşitlerine mahkum olmasının sonunda Avrupa tarım alanlarındaki genetik çeşitliliği azalttığını hatırlatan yargıç; Buna göre mantıklı olarak 'katalog dışı çeşitlerin tohum ticareti yasağının sakıncalarının açıkça avantajlarının önüne geçtiği' sonucuna varıldığını belirtti.
Gelişmelerden memnuniyet duyduğunu belirten Kokopelli; "Şimdi Adalet Divanı'nın, hukuk sözcüsünün görüşleri yolunda giderek, tohumların ticareti üzerindeki onlarca yıldır süregelen totaliterizmi sonlandıracağını umut ediyor" dedi.
Daha fazla bilgi için
HUKUKÇULARA ÇOK ÖNEMLİ ÇAĞRI
5553 Sayılı Tohumculuk Kanunu ile Türkiye'de de gelenksel tohum ticareti yasaktır. Bu yasağın iptali ancak yerel bir mahkemede dava açılıp davanın Anayasa Mahkemesi'ne gitmesinin sağlanması ile mümkün olabilir. Tohumu insanların ortak mülkü olmaktan çıkarıp, şirketlerin mülküne dönüştüren ve çağdaş resmi kölelik ve de esaret yasası olan 'Tohumculuk Yasası'nın iptali için Türkiye'de benzer bir dava açılması gerekiyor. Benzer bir davanın Türkiye'de de açılmasına katkı yapabilecek hukukçular Gıda Hareketi ile temasa geçebilirler.
2006 yılında çıkarılan ve yürürlükteki 5553 sayılı kanın kadim / atalık /ananevi / eski / fıtrî / tabii tohumlarla ilgili pek çok konuda yasaklar getiriyordu. Genetik yapısıyla oynanıp hibrit adı altında satılan tohumları dayatan ve tabii tohumlara yönelik yasak getiren kanunun değişmesi için CHP, TBMM'ye teklif sundu. Gıda Hareketi olarak tüm siyasi partilere bu teklifi destekleme ve bir an evvel kanunlaştırma çağrısı yapıyoruz.
Alman ilaç ve kimya devi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Bayer, davacılara 10 milyar 900 milyon dolar ödeyecek.
Türkiye’de GDO’lu tohumun üretim ve satışı yasak olmasına rağmen büyük bir skandal ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığının her türlü deneme ve incelemeleri yapılarak satışına izin verilen belgeli tohum da bile GDO tespit edildi.
Karpuzun içindeki çatlaklar çok büyük bir tehlikenin habercisi olabilir. Bu çatlaklar, forchlorfenuron adındaki büyümeyi artırıcı kimyasalın sonucunda oluşuyor.
Fransız bilim adamlarının yaptığı araştırma, günde fazladan 100 mililitre şekerli içeceğin, kansere yakalanma riskini yüzde 18 artırdığını gösterdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesinde bir grup bilim insanı, deney hayvanlarıyla yaptığı çalışmada, yayık tereyağının 'öğrenmeyi olumlu etkilediğini', 'margarinin ise 'depresyonu tetiklediğini' tespit etti. Kaynak: Bilim adamları margarin, ayçiçek yağı, zeytinyağı ve tereyağını inceledi sonuç şaşırtıcı
Akredite laboratuarda yaptırdığım analiz sonuçlarında aflatoksin içermeyen süt bulamadım. Tamamen önlenebilir bu durum üretici hatası olup, sütü işleyen firmalarla hiçbir ilgisi yoktur.
Ülkemizde, dünya sığır ırkları listesine girmiş 4 ana sığır ırkı bulunmaktadır.
Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin dünyada bir benzeri daha olmayan Ambalajlı İçme Suları Raporu yayınlandığında başta su firmaları olmak üzere Sağlık Bakanlığı'nın saldırısına maruz kalmıştı. Suç duyurularında bulunulmuş ancak savcılar Gıda Hareketi yetkililerini haklı bulmuştu.
Yorum Yap
Yorumlar